9
Yorum
49
Beğeni
5,0
Puan
282
Okunma
Ey, suya düşen suskun yansıma
Nasıl da bükülüyorsun zamanın dizlerine.
Ve şehir, kendini yiyen bir yılan gibi
kusuyor geçmişi.
Ben göğü gövdemde eğiyorum,
Yıldızları tırnaklarımla kazıyorum.
Bir tabut gibi ağırdır bu şehir.
Ve gecenin çatlak dudaklarında,
zehirli bir öpücük gibi sızıyor günah.
Bir rüyanın kırık camlarını topluyorum,
avuçlarım kan içinde.
Yollar, çürümüş ölüler kadar kirli
Ve bir körün gözünde saklıdır gece.
Şimdi toprak,
çamurlu rahminde,
isimsiz çocuklar doğurur
çiçekler yerine.
Kırmızı maskeler takın ey mezar hırsızları!
İşte, hastalıklı bir çağın üstüne
şarap dökerek içiyoruz,
her yudumda çürüyor bedenlerimiz.
Ruhlarımız paslı, çürük bir hançer gibi.
Bekliyorlar tanrının huzuruna çıkacakları vakti.
5.0
100% (19)