0
Yorum
6
Beğeni
3,0
Puan
66
Okunma
“Ayrılık, sessizce içimizde büyüyen bir hoşça kal şarkıdır; unutulsa da, her notasında bir hatıra saklıdır.”
Bir adım daha atarsan ileriye,
Cam buğusuna kazınır soluk soluğa nefesin.
Asılı duran gözyaşlarını tutamaz gözbebeklerin.
Yarım bir mektup dururken masada;
Ceplerden unutulmuş bir mendil düşer,
Bir gece lambası yatsıyla söner.
El sıkışırken bir boşlukta insan,
Vardiyalı bir yangına benzer.
Onun elleriyle birlikte senin kalbin de bekler.
Rüzgâr alır, götürür o son sesi;
Islak kaldırımlar fısıldar sessizce,
"Güle güle..." der yollar, sen gitme desen de.
Bir kırlangıç uçar ardından göğe,
Gökyüzü genişler, ufuk uzaklaşır.
Ayrılık ağırdır, ama alışılır.
Bu kısa anda bağır, bağırabildiğin kadar.
Kaldır gözlerini, bak yıldızlara,
Dünya ölümlü, her şey unutulur nasılsa sonra.
Bavullar kapanır, sözler eksilir yavaşça;
Kapı eşiğinde bir fısıltı duyulur,
Nihayet kuru bir “Hoşça kal şarkısı” havada savrulur.
Başka ne yapılabilir ki böyle bir günde?
Kilitlenir kapılar, sessizleşir odalar.
Sonra... yalnızca rüyalarda kalır hatıralar.
Her şey silinip gider bir zaman sonra;
O tren düdüğü, o soğuk peronlar,
O içe oturan, o tarifsiz vedalar.
Ve yıllar sonra bir telefon çalar ansızın uyanırken;
O silik yüzlerin, o buğulu seslerin her biri,
O eski sokak, o istasyonla döner geri.
Halil Kumcu
13 Eylül 2025 / Perşembe / Ankara
5.0
50% (1)
1.0
50% (1)