4
Yorum
41
Beğeni
5,0
Puan
215
Okunma
(I)
En son günah çıkartan,
Kilisenin kapısına bir afiş astı:
“Bu sokakta kokuşmuş melankoli yasaklanmıştır.”
Ardından;
Bütün çocukları ağzı mühürlü bir mektuba sakladılar.
Bir melek düştü sonra göklerden.
Kanatları , terkedilmiş bir sokakta savruldu.
O gece, eski ahşap tabutta şarap içtik.
Kimse sormadı bize ;
o tabuttaki azizin kemiklerinin akıbetini.
Yosun tuttu devletin gözleri.
Çünkü mahkûmlar çoktan firar etmişti.
Ve deniz kızları,
boğulmuş şairlerin isimlerini sayıklıyordu soğuk denizlerde.
(II)
Ölüler, yüzlerini duvarlarda bıraktılar.
Her gece, adım adım yankılarla takip ettiğimiz bir hayaletin
sesini duyuyorduk.
Ellerimiz, başka ellerin izlerini ararken,
gözlerimiz,
o eski caddeyi terk eden ayın ışığına kayboluyordu.
Şehir yavaş yavaş çürüyordu.
Altın paralar, kirli ellerde unutulmuştu.
Nehirler, günahkarların günahlarıyla besleniyordu.
Bir çocuğun ağlaması,
Şehrin boş sokaklarında yankılandı.
Rüzgâr, bütün ölü şairlerin isimlerini sildi.
Ve içimizdeki köhnemiş zaman,
kimse iyileştiremedi.
5.0
100% (21)