16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1473
Okunma

Yaşam ve ölüm üzerine, kısa bir monolog...
Bazen kendi içimizde yaşadıklarımızla kalmamız gerekir, yalnız, bir başımıza...
" 21 Gram"
Bir insanın ölümünden sonra eksilen 21 gramlık ağırlığın ne olduğunu, bir türlü kabullenemediğimiz ölümü kendi içinde çözümleyip anlatmaya çalışıyor. Sizce kaybettiğimiz umutların ve gel(E)meyen yarınların tek izahı 21 gram mı? "
(Jyotish’e teşekkürler)
Kadın’a;
Şimdi ben gidiyorum bu şehirden, kınasının rengi matem olan hüzünleri as boynuna...
Dilek ağacım yerinden kaldırılmış geçici olarak, ve sana uzanan yollarda hafriyat kamyonları gidip-geliyor...
Üzerine beton yığını dökmüşler sevdamızın... İçinede bolca düşüncesizlik ve duygusuzluk katmışlar... Bencilliğide üzerine heykel diye dikmişler...
Şimdi sen ağla kadın... Matemlerini kendine sakla, kimse görmesin güneşin çocuğuna ihanetini...
Kasıkların yanıyor biliyorum, böyle bir ateşin ihaneti en iyi orada hissedilebilir...
Yakıyorum, yo hayır yanıyorsun... Benle bir ilgisi yok...
Ahh aldın kadın, çok ahh’lar aldın...
Sana son bir cinnetim var... "Ben nasılsam öyle kal..."
Ya bu diyardan gitmeli,
Ya da ölmeli...
Kucağına yatıp istanbulun
Marmaraya intihar etmeli.
Düşmeli düşler
Düşmeli gülüşler çehremden.
Ağlamalı gökyüzü
Alınmalı boğaz köprüsü.
Alnıma karası sürülmeli bu sevdanın
ölmeli şair
ölmeli...
Ya bu diyardan gitmeli,
Ya da ölmeli...
Gökay Birkan SUCAKLI ’ Alen
29/01/2008