0
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
488
Okunma
“uyanıyorum küstah sözcüklerle:
Ey, iki adımlık yerküre
senin bütün arka bahçelerini
gördüm ben!” Nilgün Marmara
Can Şekeri
diyarını kaybetmiş uzletim
akışlarım Medcezir göğ(s)üne
gül’sen
iki adımlık dese de Nilgün
üç adımlık
uzun ince bir yol
ölüm, kanatlı sevinç
darlığa
ateşin kavgası
kime gülse kırmızı kırmızı
çırağı diken
çırası gül
ay’a ayna güneş
ar”dan kızaran yüze
soluğumu keser rüzgârın
soğuk biraz
biraz da memleket esintisi
göğü yağmur
dağları kar
şehrin, kalbi o nehir
küçük harflerle yazdığın
hani
kağıttan gemiler yüzdürdüğüm
İstanbul,
kollarını kapamış fetihe
bir aşk ki;
martılar boğazında
çığlık
bir çıtır simit
bir de çay
ikiye bölünse
bir lokma tokluk açlığa
bir yudum sıcaklık üşümeye
iz ize
paydaş düş
mektup taşıyan güvercin
çırptıkça kanat
Galata’dan, Kız Kule’sine
seyrinde boğazın
iki damla deniz göz bebeklerin
sen, neden bu kadar
yabancı kaburgana
neden, altın kafeste ben
bir adım ileri
uç fersah geri
üç değil uç
aşktan kanatlara
uçuşlar serçe
değil mi?
az çok, çok az
düş
öksüz bir çocuğun, elma şekerine bükülen boynu gibi mi bakayım
can şekerim düştü
uç adım gel, ölümü caydır…
09 Kasım 2024
17:33
Sude Nur Haylazca
(Vaha Sahra)
5.0
100% (6)