6
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
1183
Okunma
annem sus demese ben günah nedir bilmecektim
annem ölmese saçımda beyaz gözlerimde keder
bir ömür nasıl geçer bilmeyecektim
...
herkes kendi karanlığına tutkun
herkes ne bulsa kendi mağarasına taşıyor
duvarlarında su coşkusu mağaranın
çoğaldıkça daha zengin daha bencil
yağmurlar yağsın uzun uzun
arınsın dünyanın arka sokakları
yağmur yağmurları da yıkasın
çocuktum ne zaman bir cana zulüm
ne zaman ortalık toz duman
sesim o cırlak ustura yangısı sesim
en yüksek perdeden arya
sus derdi annem,
Allah büyük.
(amenna ve saddakna)
ben susmayı hep günah saydım
bana masal anlatan ninem olmasındı
ziyanı yok
kurşun askerli dergilerim
denizkızından tanıdıklarım
beş taş oynadığım hayalî arkadaş
ekmeği tuzu bölüştüğüm mahalle ömre bedel
biz bez bebekleri bile olmayan dik başlı veletler
badem ağaçları, karaağaçlar
kırık kol diz kapak yaraları
ne zaman yoklasam hep bi çokluk
büyümek işte ansızın deprem
başka şehirler karmaşa
buz gibi uzak şehir duvarları
sonra ben bazı şeyleri bildim
bildiğim kendim gibi değildi
insan insana kurt insan insana suistimal
insan annesinden uzakta bi hiç
insan babasından ayrı yarım
insan, içimden çıkan yaralı kurt
bu uzun bu netameli yerde
bu üstümüzden geçen silindir bu asfalt bu yakıcı çığlık
durup baktım
ben aslında topraktım
adımı yol koydum
sonra toz barut kurşun
durup baktım ben balçıktım
çocukluğundan ne getirdin diyen çocuk
karabasanlar riyalar arasından kopartıp
bir top karanfil
kırmızı