5
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
480
Okunma
Karanlıkları döğer durur yumruklarım
Taş duvarlardan da beterdir sağırlığı yalnızlığımın
Tutup da anlatamazsın en derin yaralarını
Çıkmaz kanayan tenine bir parça tütün basacak
Artık tüm güzelliklere kapatırsın gözlerini
Sen gelirdin çoğu zaman rüyalarıma
Sonra gözlerin, gözlerimin kıyısında
Demir alırdı ıslak akşamlarımda
Uykusuz gecelerimin feryat eden
Uzak seslenişlerinde hüznümün şarkıları ile
Hep, hep gülerken ağlardı
Seninle dolu gözlerim
Ölürcesine uçsuz bucaksız
Aşkın vardı erişemediğim
Akşamlar inerdi
Yalnız ve tarçın kokulu elma tadında
Bahar ışıltılı birer okyanustu bakışların
Kaybolduğum, derin gizeminde
Gelirdin de çoğu zaman
Eylül yağmurları gibi zamansız
Yine eylül yaprakları gibi uçuşup
Kaybolurdun dünyamdan
Akşamlar inerken çoğu zaman
Gitme kal desemde
Bir fırtına olurdu sanki gidişler
Baharı getirirdin usulca
Bilmez sanırdın, anlamaz gözlerim
Sen mi gelirdin... anlamazdım
Saçlarında hep bahar kokuları
Sen miydin gelen ?
Bahar mı inerdi akşamlarıma
Anlayamazdım... bir esintiydin
Badem çiçekleri kokulu
Zamandan
Şimdi
Yazdığın romanlarda sayfalar yırtık
Ağlama gidenler gitti
Bahar yağmurları sellere kaldı
Bense ; hasretin yaşlarını dökerken
Bilmem ki nerede hala gönül durağın
Bilir misin ki şu gönlümde
Ne acılar var
Savrulan çöllere hüzün külüyüm
Günay Koçak
28. 10. 2024
5.0
100% (22)