1
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
348
Okunma
Çatılsa bulutların kaşı
Güneşin gözlerine perde inip
Göz gözü görmese
Şimşek şavkı olur yırtarım karanlığı
Puslu labirentlerde izini sürer
Gölge içinde gölgede bulurum seni
Sen gece olsan, ben ay ışığı olurum
Seni müjdelese kutsal kitap
Uğruna Fatihler baş koyup
Gemiler karadan yürüse senin için
Benimde ırmaklar göverir bozkırlarımda
Martılar uçmasa da…
Boynu hareli güvercinler uçar göğümde
Adımı başkent diye duyururum
Sen İstanbul olsan, ben Ankara olurum
Çığ silah çıkarım dağlara
Yırtarım ipek kaftanını beyin, şehzadenin
Kırarım kalemini zulmün, zalimin
Kılıç şakırtısı türkü olur
Koç yiğitlerimle cenkten cenge koşarım
Ne zamanki delikli demir icat olur
Kırarım sazımı, kırklara karışırım
Sen Çamlıbel olsan, ben Köroğlu olurum
Gururum, övüncüm olursun
Sınırlarında nöbet tutar, dağlarında tüfek çatarım
Namerde çiğnetmem gölgeni
Uhud’da savaşan Hamzalar gibi
Surlar da çarpışan Ulubatlı Hasanlar gibi
Çanakkale de vuruşan aslanlar gibi
Al bayrağa, al kanımla sarılırım
Sen vatan olsan, ben şehit olurum
Korkmam Dabbetül-arzdan, Deccaldan
Hak için, haklı için her savaşa girerim
Bir değil bin Amr Bin Abduved’in karşısına dikilirim
Hediye olurum kutlu nebiden
Allah’ın aslanına verilirim
Senin için bir kez daha çıkarım kınımdan
Sen Ali olsan, ben Zülfikar olurum
Sen yeter ki bir kurban iste…
Kızılırmak gibi aksa da kanım
Nesimi gibi yatarım kanlı sunaklara
Her fermanı imzalar
Her darağacına gönüllü çıkarım
Her ipi boynuma asar
Her namlunun önünde dururum
Yeter ki sen bas tetiğe
Sen avcı olsan, ben av olurum