ve rüzgârın laneti ve ayinlerde yakılan tütsüler transa dalmış bedenler yıkıma sürükler mi sevenleri o uğultulu sesler o yaslı ilahiler körlerin söylediği kederli korolar gizli bir ayin midir yoksa bir korkunun tapınağı
bin yılların tarihçesinde eski metinlerde adı aynıdır aşkın yüzcesi farklı firavun mezarlarından hiç özlem kokmayan günümüzün kalabalık ölülerine kadar
dün bir tohumdu bugün bir ağaç oldu çarpıntının toprağında bir çavlan sesinde o gündü-sisliydi iki ikilem arasında geçirdiği ilk gecesiydi yarın kim bilir neye dönüşecek bir denize belki bir dağa belki soğuk bir duvara belki de treni ölen bir gara
savaşın ortasında filizlenen bir güle mi yoksa barışın diline mi silah sesleri arasında birer kurşun kurusu gibi vınlayan bir söze mi dönüşecek
gizini kim çözecek bir gün senin bu gizemli cemiyette o çağdaş ihanetlerin o süslü anarşist sözcüklerinde
ritmi aynıdır kalpte frekanslar farklı uçmak için çırpınan bin yığın kanattır karlar içinde sirenlerde uluma seansları kırmızı ışıklar altında ölürken aşk
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şüpheye düşenler düşürenler hep olur ki bu mübarek yolda huzur içinde ilerlerken Ve her şey tadında güzel aşırılığa kaçıp sapıtmadıkça Tebrikler selam ve dua ile
şiir yazmaya vakit ayırmayı seviyorum, iyi şiir yazabilmem için sanırım vaktin bana zaman ayırması gerekiyor🙃...diyeceğim vaktinle aran iyi sanırım kardeşim
hep yaz kardeşim seviyorum okumayı şiirlerini
ilhanaşıcı tarafından 26.7.2024 19:23:48 zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Boran, yorum yapmayacağım diyorum çok zorluyorsun beni:)) Repertuarında atlanacak bir basamak bırakmaz mı insan; her biri ayrı seviye, her biri ayrı değerde... Bir yetmiyor çok okumak gerekiyor her şiiri ki içinde saklanmışlar anlamlaşsın...
''''
İnsan misliyle yüklenmiş nisyan; unutmak Bezm-i Elest'te verdiğimiz söz üzere fıtratımızla doğarız. Ne halde olursak olalım gen topoğrafyamıza inanç geni yüklenmiştir. Deist, ateist en inançsız dahi olsak o gen bizi sorguya sürüklemekte. Bu gen VMTA2 (The God Gene) Tanrı Geni, Dean Hamer tarafından hipotez olarak ortaya atılmış fikirdir. Prof. Nevzat Tarhan: ‘’Bilim Allahı ispatladı ben bilimsel olarak ta varlığına inanıyorum.’’ Demekte.
Mesele nasıl inanmamız dan geçmekte sanırım.
''ve rüzgârın laneti ve ayinlerde yakılan tütsüler transa dalmış bedenler yıkıma sürükler mi sevenleri o uğultulu sesler o yaslı ilahiler körlerin söylediği kederli korolar gizli bir ayin midir yoksa bir korkunun tapınağı''
Bismillah diyerek yanılgılarımızdan ve sürçü lisanımızdan Allah’a sığınarak başlayalım aciz sözlerimize.
‘’Rüzgarın laneti’’: Akıl ve mantığımızı bir kenara bırakıp rüzgarın savurduğu bir yaprak gibi olmak olsa gerek. Kendimizi rüzgara bırakır mücadele etmezsek o bizi nereye götürürse orda buluruz.
‘’ve ayinlerde yakılan tütsüler transa dalmış bedenler’’ Ve, nasıl iman etmemiz gerektiğini bilmeden, rüzgarın savrukluğuyla hurafeler öbeğinde debeleniriz.
‘’yıkıma sürükler mi sevenleri o uğultulu sesler o yaslı ilahiler körlerin söylediği kederli korolar gizli bir ayin midir’’
Kör bakışın sunduğu nice ilahilerin içinde ‘’Şirk’’ barındıran o kadar çok methiyeler var ki En doğrusunu Rabbim Bilir! Burayı açmak istemiyorum ki ne yazık ki sorgu ve yergi ikilemin hala muhafazakar insanlarımız ayırt etmekte fakiriz.
‘’yoksa bir korkunun tapınağı''
Korkarak ibadet etmenin de caiz olduğunu asıl korkununsa Mevlâ’ya sevgiyle yaklaşamamak olduğunu Necip fazılın şu sözüyle noktayalım:
‘’Aşk korkuya perdedir, korkuda aşka perde; Allah’tan nasıl korkmaz insan onu severde!’’
Vesselam…
Güzel şiirin için teşekkür ederim güzel kardeşim. Gönlümün şiiridir ama bu günü bir duaya ayırdım…
‘’Aşk korkuya perdedir, korkuda aşka perde; Allah’tan nasıl korkmaz insan onu severde!’’
Necip Fazıl Kısakürek'in bu etkileyici dizesi, aşk ve korku arasındaki karmaşık ilişkiyi, özellikle de ilahi aşkla bağdaştırıldığında ortaya çıkan çelişkileri derinlemesine inceleyen şiirsel bir ifadedir.
insanın sevdiği bir şeye olan tutkusu, korkuyu ikinci plana atar. aşırı korku, insanın sevme yeteneğini köreltebilir. korku, kalbi kapatan ve sevgiye yer bırakmayan bir engel olarak görülür.
Allah'ı seven bir insanın O'ndan korkması, insanın hem sevgiye hem de saygıya duyduğu ihtiyacı yansıtır. Allah'a duyulan sevgi, tüm aşkların en yücesi ve en safıdır.
Ne yazık ki günümüzün bazı el etek öptürücüleri/taraftar toplayıcıları insanları dinden soğuttular, daha doğrusu korkuttular.
oysa ne diyordu Hazreti Peygamber (S.A.V) “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz.”
‘’Aşk korkuya perdedir, korkuda aşka perde; Allah’tan nasıl korkmaz insan onu severde!’’
Necip Fazıl Kısakürek'in bu etkileyici dizesi, aşk ve korku arasındaki karmaşık ilişkiyi, özellikle de ilahi aşkla bağdaştırıldığında ortaya çıkan çelişkileri derinlemesine inceleyen şiirsel bir ifadedir.
insanın sevdiği bir şeye olan tutkusu, korkuyu ikinci plana atar. aşırı korku, insanın sevme yeteneğini köreltebilir. korku, kalbi kapatan ve sevgiye yer bırakmayan bir engel olarak görülür.
Allah'ı seven bir insanın O'ndan korkması, insanın hem sevgiye hem de saygıya duyduğu ihtiyacı yansıtır. Allah'a duyulan sevgi, tüm aşkların en yücesi ve en safıdır.
Ne yazık ki günümüzün bazı el etek öptürücüleri/taraftar toplayıcıları insanları dinden soğuttular, daha doğrusu korkuttular.
oysa ne diyordu Hazreti Peygamber (S.A.V) “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz.”
Evet okuduk, bir daha okuduk , sonra okuduk, sonra dedik ki Sevda olarak yani kendin olarak okursan bu şiiri cümlelerin içinde kendine "he vallahi tam da aşk böyle diyeceğin bir koltuk ararsın ve oturur kalırsın orada şiirin fikrine ermeden, yok dedik sonra yok, sen bir yerde otur sevda hanım, bu şiire Beyhude Boranın gözüyle baksın.😁😁
Veeee bakıyorum şimdi 😎😎🥸🥸
Şiirlerin piri dediğimiz o adam varya bizim hani şu ismi boran olan ama aslı şiir olan Şiir Adam, burada olmuş bir Baykuş 😁😁 Hem de öyle bir Baykuş ki bu, gelmiş geçmiş tüm aşıkları dizmiş, aşk memleketinin tepesinden kuş uçuşu yapıp, Aşk kaşifliğine fırfırtur atıyor. Ve aşkı yatırmış sonra enine boyuna üç boyutlu kesit alıyor, bu yaparken öyle bir yapıyorki,sanki bu Şiir Adası Adam hiç aşık olmamış gibi kendi iç dünyasından zerre dökmeden kelimelere aşkı sıfırdan inceliyor, Felsefik, arkeolojik olmak üzere çeşitli bilim dallarının perspektifinden bakıyor, yetinmiyor fizyolojik bir kapı bile açıyor ve çok ilginç bir bulgu ile diyor ki;
"transa dalmış bedenler" 🤔🤔 kaç kişi bu kelimede takılır onu hiç sormayacağım, çünkü kimse takılacak kadar aşka dalmamıştır 😂😂
Aşkın simyasının sürekli değişim döngüsünde olduğunu vurguladığını kaç kişi anlayabilir dizelerden,( -yolun ortasında kaçan olmadı ise anlar-)
Ritmi aynı olsa da yani bir kıpırtı, bir kan kaynaması olsa da her kalpte, cızırtısı başka diyor şair başka!!!!
Kimbilir onda kaç desibel şiddetinde cızırdadıysa şimdi aşkın içinden yüksek frekansla geçmiş tam tepeden aşka bakar olmuş diyerek, şairimizi biraz terlettikten sonra, Şairin kalbindeki gize de ben bir mermi sıkıp gidiyorum bu şiirden.
aşk sadece bir duygu değil aynı zamanda bir süreçtir ve zaman içinde değişir, dönüşür, derinleşir.
aşk zamanın sınırlarını aşan ölümsüz bir duygu. yaşanan her an, aşkın daha da güçlenmesine katkı sağlar. zaman, aşkı sınar ancak gerçek aşk, zamanın tüm sınavlarından başarıyla çıkar. . diyerek
aşk sadece bir duygu değil aynı zamanda bir süreçtir ve zaman içinde değişir, dönüşür, derinleşir.
aşk zamanın sınırlarını aşan ölümsüz bir duygu. yaşanan her an, aşkın daha da güçlenmesine katkı sağlar. zaman, aşkı sınar ancak gerçek aşk, zamanın tüm sınavlarından başarıyla çıkar. . diyerek
Gün gelir ve anlar ki insan; Yaşadığı her şey bir yalandır! Geriye vazgeçemediği bir aşk ve kabullenemediği bir yalnızlık kalır... Cengiz Aytmatov.
Leyle ile Mecnun’un aşkını dilden dile günümüze kadar geldi. Çünkü onların aşkını ölümsüz kılan bedenleri ve ruhlarının birbirlerine ait olmasıydı.
Günümüzde çok aşığım diyen insanların maddi konular araya girdiğinde, çıkarları söz konusu olduğunda farklı insanla evlendiğine tanıklık ediyoruz. Ediyorum
Şems Tebrizi ne güzel söylemiş; ''Aşk’ın kıymetini “hiç” olandan öğren''
kaybetmek acı verici olsa da insanlara hayatın değerini ve bazı şeylerin yerini doldurulamaz olduğunu öğretiyor demek ki. yani bir şeyi gerçekten kıymetli kılan onun yokluğunda hissedilen eksikliktir diyebiliriz. aşk gibi soyut ve derin bir duyguyu tam olarak kavramak için onun varlığının ne kadar önemli olduğunu anlamak için önce onun yokluğunu da deneyimlemek gerekiyor..
çok çok teşekkür ederim kıymetli katkınız için Ümmühan hanım. eksik olmayın hiç.
Şems Tebrizi ne güzel söylemiş; ''Aşk’ın kıymetini “hiç” olandan öğren''
kaybetmek acı verici olsa da insanlara hayatın değerini ve bazı şeylerin yerini doldurulamaz olduğunu öğretiyor demek ki. yani bir şeyi gerçekten kıymetli kılan onun yokluğunda hissedilen eksikliktir diyebiliriz. aşk gibi soyut ve derin bir duyguyu tam olarak kavramak için onun varlığının ne kadar önemli olduğunu anlamak için önce onun yokluğunu da deneyimlemek gerekiyor..
çok çok teşekkür ederim kıymetli katkınız için Ümmühan hanım. eksik olmayın hiç.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.