Sorgulamayın ateşini güneşin
Meyvedeki tattan bihabersiniz
Saklınızdaki ateş de böyledir
Tabib aramazsınız
Lütuftur yan bakışındaki huzursuzluk
Gamzesi kadar lezzetlidir
Dikenli tellere sarılırken latif kallbiniz
Aldığınız hazdır aşk
İki kaşı arasında kurduğunuz dünyanız
Nağmesidir ömrünüzün
Şarkılar hiç bitmesin isteyeceksiniz

Hüzün gözlerinize muttasıl misafir olur
Camdan bir kalp taşıyorsanız
Sorgulamayın can kırıklıklarını
Büyülü sevdaları tanırız biz
Kelebeklerini öldürmeyin yüreğinizin
Ne vakit havalanacaklarını bilemezsiniz
Kaburgası dağıldığında göğsünüzün
Kıymıklarını temizleyeceksiniz ruhunuzun
Asi kısraklar koşup duracak bağrınızda
Heybetli dağlar düşecek üstünüze
Üstünüzde ağaracak zamanın saçları
Sancılarınız şairlere merhem olacak
Şiirler hiç bitmesin isteyeceksiniz

Gecenin ihtişamı gizlemiyorsa mateminizi
Gündüzün nurunu sogulamayın
Aşkın ezgisi avare etmiyorsa fikrinizi
Hiç buluşmayalım Attila İlhan dizelerinde
Helalleşelim aşkın kitaplarıyla
Ceketimizi asalım bomba yağan topraklara
Aslı’yı Şirin’i Leyla’yı alıp yanımıza
Yürüyelim adım adım
Hasretiyle tutuştuğumuz cennetimize
Ne Kerem bulsun bizi
Ne Ferhat ne Mecnun
Serencamı ömrümüzün düşsün dillere
Kopsun aşıkların mızraplarında ismimiz
Kopuncaya kadar kıyametimiz
Dokunacak kalplere içli hikayemiz
Hikayeler hiç bitmesin isteyeceksiniz...