6
Yorum
53
Beğeni
5,0
Puan
619
Okunma
Yıllar önce yazdıklarımı kendimce ve acımasızca eleştirip, beğenmesem de mazide bir yeri olduğu ve zamanında yaralarıma derman derdinde olduklarından ayrıca kıymetleri de kendilerine has bulunduğundan olduğu gibi paylaşıyorum.
Bir içe dönük, bir dışa dönük sessizliğim
Hayal meyal kopuşlarımla düşünüşlerim
Kesinkes yok! hayır yok diyemem...
Diyemem kesin, her şeyde var ikinci ihtimal
Depresif yalnızlığım
Benli ve ıssız sensizliğim
Kabuslarım sarardı gözlerimi
Olmasaydı gece dostum, kupadaki çayım
Gecemden kalan günümü mahveden
Ürkütücü yürümek bile
Sonunda düşme ihtimali varken
Ama yürüyor insan düşeceğini bile bile
Her şafakta umut tohumu harmanlanır toprakla
Ve kalemim, umudumun süt kardeşi
Dünü unutmadığım yeni bir dünya kurup
Her gece kendimi öldürür, yıkarım dünyamı
Kıyametler koparırım, yeniden dirilişler ümidiyle
Her gece giderim, gelmemek ümidiyle
Gecede kaybolurum bana ayrılmış karanlığımda
Sencesini ya da sizcesini bilemiyorum ama hanımefendi
Bence uzaklık, tanımaya imkân bulamamış,
Biri seven ötekisi kaçan,
İki gönül arasındaki mesafe...
Her gece pişmanlık hatlarım kırılıyor
Gönlümde zelzeleler
Dünyam yıkık, dökük, perişan
Dilimde acınası bir söz
Yıkılası dünyanı her şafakta niye kurarsın?
Ey gölgem! mâdem gelecektin niye gittin?
12.06.2012
Bâr-ı Kalem
5.0
100% (26)