14
Yorum
33
Beğeni
0,0
Puan
814
Okunma
saf mutfağımın
yalnızpare
söğüt sever
gözü açık kurabiyesiydi Martha
gülümserdi merdanemin unu. fanusumun içi
havaya girerdim. ağlayarak
anlamış değildim kendimi
sırtımda bir yığın reçete. talimat vs
tatlı telaşlı kavanozlar konuşuyordu tezgahın üzerinde
ahşap rendemin vermiş olduğu çikolata yapraklarıyla düşünüyordum
ölmüştüm bir kere bulut şekerinin pembe dünyasında
gülümsemeyi unutmuş vanilya kokusu kadardı atmosferi ellerimin
hatırı sayılır kapının o süslü zili depresyona girmiş bir sipariş giriyordu
mutfağın kapısını kapatmış. saat dörde doğru hatırlıyordum her şeyi
bu nasıl mayası tutmuş bir hikayeydi fues çöreğine yüklenen
yanmıştık bir kere. bilemiyorum
balkona serdiğim o muhteşem kaygılı meyve pirinçleri
dut yemiş bir kuşun kişisel bakımıydı. kanatlarına bindirdiğim anlam. bir annenin Martha öpücüğüydü
kaybolduğumu sandığım o hassas terazi. bağımsız ruh
halının altına sakladığımız o mucize kararlar
süt revan olmak için yaşıyordu
elimde kalpli kurabiye kalıbı. dünyanın anatomisine meydan okuyorduk
Martha ve ben iki insan arasında kalmış mutfak tıkırtısı
sıcak çikolata kadar özgür
masanın ayaklarına dolanan kedi gibi hayal mayaldik
gülmemek için yalvarıyordum midemin derinliklerine
şiiri batsın kalbime oturan şeyin
hırs yapan birine laf anlatmak kadar güzeldi bu çileli mutfak
seni arardım. ve hiç bulamazdım Martha
kabartma çiçeğim
çaydanlığa su koyma sebebim
aşka gelme olasılığım
belime vuran ince ağrım
yaralanmayı seninle öğrendim
yaralarıma üflemeyi
gülme. zor aynı zamanda pratik sevdik biz
işte bu yüzden. yükseldi kalbimizin ısısı
olsun.
seni hep göz kararı sevdim
şapşal
ben. ölçülü sevemem ki