9
Yorum
36
Beğeni
5,0
Puan
681
Okunma

Herkese ve herşeye üzülüp kahrolmuşum,
Tek başıma yürümüş, düşmüşüm, doğrulmuşum
Huzuru aradığım engebeli bir yolda
Kendimi bir uçurum, kenarında bulmuşum...
Her geçen gün ömrümden düşerken yapraklarım,
Hışırtı seslerini duymamış kulaklarım,
Bastığım topraklarda kayarken ayaklarım;
Şeytanın gösterdiği bir taht’a kurulmuşum.
Hayat bir nakaratı tekrarlamış her dilden,
Gönlümdeki türküyü gizlemişim yâd elden
Hakikât âleminde, geçip yedi düvelden;
Ben, gerçek zannettiğim bir düşte kaybolmuşum...
Karşımda riyâ ile gülümseyen yüzlerde,
Sevgiyi aramışım bomboş bakan gözlerde
Batmadan yürümüşüm dalgalı denizlerde;
Gözbebeğimden düşen damla da boğulmuşum...
Dünya ağır bir yüktür, yorgundur taşıyanlar,
Ezildiğini bilmez üstünde yaşayanlar,
Huzur bulmaz dünyada mâveraya koşanlar;
Topraktan yaratılmış, hüzünle yoğrulmuşum....
Her gecenin sonunda şafağa çeyrek kala,
Mevlâ Rahmet yağdırır seherde kalkan kula,
Kâinatta her zerre yönelirken Allah’a;
Dağıtılan rızıktan, bir ben mahrum olmuşum...
Ey benim yüce Rabbim!
Beni yoktan var eden,
Yarattığı herşeyi birbirine yâr eden,
Sevdiğini kollayan, düşmanını kâhr’eden,
Râhmetini umarak divânına durmuşum
Dinlendir şu ruhumu, yâ Rabb! Çok yorulmuşum...
Yolculuk var, azığım yok, bomboşum.
Nûriye Akyol 26/Mayıs/2021
Görsel alıntıdır.
5.0
100% (22)