8
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1636
Okunma

Ey İslâmın ilk kıblesi,
Ey mir’âcın şâhidi!
Ey gök kubbesi efkârın renginde olan mâbed.!
Çoluk çocuk, kadın erkek, yüzbinlerce şehidi
Mâverâya gönderirken kara bağlayan mâbed
Boğazında bin bir düğüm, sessiz ağlayan mâbed...
Kâhrolası vicdânsızlar ma’sûmları vururken ,
Bir bedenin uzuvları duyarsızca uyurken,
Dünyânın gözü önünde zulüm âbâd olurken
O nurlu çağlara dalıp içini çeken mâbed ...
Kudüs’e verip bağrını gözyaşı döken mâbed...
Elim ermez, gözüm görmez, zulmün ömrü bitmiyor
Duâlar geri dönüyor,
Mevlâ’m kabul etmiyor
Filistin enkâza döndü, ocakları tütmüyor
Yetim kalan yavrulara ninni söyleyen mâbed...
Dönüp Beytullâha karşı secde eyleyen mâbed...
Elbet bir gün kâfirlerin sultası son bulacak
Firavunun saltanatı kökünden yıkılacak...
Sönecek zulmün ateşi, hesâblar sorulacak
Kederinin üzerine keder ekleyen mâbed...
Serçenin gagasındaki suyu bekleyen mâbed...
Toprağın koynunda büyür,
Ey Kudüs! bebelerin
Rahmet bekler gökyüzünden, kurumuş derelerin...
Siyâh güller büyütüyor yıkık, virânelerin...
Gül’i Muhammed âşk’ıyla hüzün koklayan mâbed..
Her gecenin sabahında ufku yoklayan mâbed...
Gaflet uykusuna dalmış, açılmaz gözlerimiz;
Secdeyi beğenmez başlar, bükülmez dizlerimiz!
Seni bize unutturdu, dünyalık dertlerimiz
Kederini yüreğinde sarıp, saklayan mâbed...
Manevî yayını germiş, küfrü oklayan mâbed...
Biliyoruz zalimlerin yüreği taştan katı,
Neden mü’mînler sürmüyor zulüme karşı atı ,
Korkuyorum, bir âhhh etse yıkılır doğu, batı
İnsanlığa her taşından şevkat çağlayan mâbed..
Yarasına hüsran döküp, umut bağlayan mâbed....
Zindânlara kapatılmış mazlûm müslümânların..
Vatanında garîp kalmış Filistinli canların..
Can paresini toprağa koymuş tüm anaların ..
Feryâdına eşlik edip herdem inleyen mâbed..
Ayak sesi var mı diye? Arz’ı dinleyen mâbed...
Minik bedenler üstünde devleşir nûrlu başlar
Filistin semâlarında kanatsız uçar kuşlar..
Bir belde ki karıncalar, fil sürüsünü taşlar
Cesâretini âlem-i İslâm’dan alan mâbed...
Koskoca dünyâda garîp kimsesiz kalan mâbed...
Bâtılı dümdüz etmeye yeter İslâmın tozu..
Zulmü sessizce izliyor mü’mînler kuzu kuzu..
Ne kadar söylesem dinmez yüreğimdeki sızı ..
Boyun büküp ağladıkça arz-ı sallayan mâbed..
Şikâyet dilekçesini arş’a yollayan mâbed....
Muhammed’in kokusu var sende mir’acdan beri..
Filistinin kalbi sensin, Kudüs’ün kutsal yeri..
Sen Küffârın karşısında duran islâm neferi..
Minareleri tevhid’in sancağı olan mâbed...
Umut çiçekleri bir bir dökülüp solan mâbed...
Selahaddin’ler başlattı bir muştu seferini
Duyuyor musun?
Geliyor, dinle bak seslerini,
Temizleyecek zâlimin bu topraktan kirini..
Arş-ı âlâ da kurulup, Kudüs’e inen mâbed...
Efkar-ın kara dumanı üstüne sinen mâbed...
Umudun uyanık kalsın, sakın ola uyutma!
Ben ölsemde benim neslim gelecektir unutma...
Bu kaderinde yazılı, sen ufkunu karartma;
İsrâil denen belânın sonu sen olacaksın...
Ezelden ebede kadar pür-i pâk kalacaksın....
Rûhumda firkat acın.
Sînemde hicrân âteşin;
Selâm sana Kudüs-ü Şerîf,
Selâm sana Mescîdü’l Aksâ...
Hz. Ömer’in adâleti,
Selâhaddin Eyyûbî’nin vicdânı,
Atabey Nûreddin Zengî’nin vaâ’di,
Fâtih’in emânı, Yavûz’un fermânı,
Osmanlı’nın şefkati, Kanûnî’nin rüyâsı, Abdülhâmid’in da’vâsı,
Etrâfı mübârek kılınan gözümüzün nûru mâbed..
Taşların dile geleceği o zamanda sana kavuşmak, arzû ve temennisiyle Vesselâm.!
Nûriye Akyol
Görsel alıntıdır
5.0
100% (14)