6
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
326
Okunma

Bazı görseller yüreğimi acıtıyor ve yazıyor gönül kalemi
O an ruhuma bir nefes üflüyor sanki elemi
Kalbim tüm kötülükleri dünyadan sllmek istiyor
Yoksa, diyorum insanı ayakta tutan çilemi?
Bilir misin garipler neden kıvrılıp uyur?
Görmeyenler hep üşür, sıcak ana kucağı.
Buz tutar yürekleri, sıcağa hasret büyür
Isıtamaz onları ağustos’un sıcağı.
Sığınağı olmayan çocuklar solup gider
Yorgan olur her sabah, üzerine kırağı
Önüne sofra diye, kurulur her gün keder
Hayat zalim bir usta, yetimlerdir çırağı...
Güneşi kim kapattı, üşüyor annesizler
Yine mi çocuklarla dolu cennet durağı.
Dünyayı terkediyor çocuk yaşta öksüzler
Yüce Mevlâ’m göndermiş, Cebrail’le burağı.
Mahzûn gönüllerdedir, aradığımız cennet,
Hoyrat gibi dokunma! Yıkılır gönül dağı...
Allah nasip ederse, sana ne büyük nimet
Bir yetimi doyurmak, siler kalpten pasağı.
Gariplik nasıl bir dert, yaşamayan ne bilir
Dayanmıştır boğaza, yokluğun kör bıçağı.
Nerde bir garip görsem, yağmur olasım gelir,
Geri dön çocukluğum, sevemedim bu çağı...
Almasalar ne çıkar, dünyanın tatlarını
Cennete atılmıştır onların göbek bağı.
Bir güvercin şefkâtle gerer kanatlarını,
Mevlâ dilerse korur, onu örümcek ağı...
Nûriye Akyol
Görsel alıntıdır.
5.0
100% (18)