34
Yorum
86
Beğeni
0,0
Puan
1948
Okunma

benim adım uzun zamandır hiç söğüt olmadı Martha
dudağım yeşile çalmadı
çakralarım kapalı.
çenemden aşağısı uçurum
çenemden aşağısı çorak.
kendime bakıyorum
baktığım yer uzak ve çelimsiz
boynumdan aşağı düşmeyi sevdiriyor hayat bana
hayat kelimesinin içinde bir mağara
ben o mağarada karanlık olmayı biliyorum sadece
affet beni
varlığını geride bırakarak özlüyorum seni
elimde değil
canım bir şeyler karalamak istiyor
aklıma geliyor bir güvercinin yüzü
ben. o güvercinin bileğinde zarif bir ağrı oluyorum
sen. o ağrıda bir gökyüzü
buralar baharı benden saklıyor Martha
gördüğüm şey bahar değil
ben. ben değilim artık
herkesleşmeden geliyorum
oturduğum yer hep düşündüğüm yer
duvardan içeri giriyor bir melek
şaşırmadan yapamıyorum
çiğdem çiçeği yeni yaprağını fısıldıyor kulağıma
duyduklarım çayır çimen ve aşk
yanağıma çizdiğim çam ağacının esintisini kapatıyor
kulağımın içindeki ses
incinmeden duramıyorum.
aynaya en son ne zaman baktım bilmiyorum
içimde çatırdayan şeyin adı zeytinin kalbi midir
sen kalbim misin
sen hiç bu kadar üzgün söğüt gördün mü
fesleğen koktu mu nefesin
balkonda unutulan rüzgar gibi oldun mu mesela
yağmura en son ne zaman sevindin
bilmiyorsun.
dışarıya her baktığımda susamış hissediyorum kendimi
sokağa acıkıyorum Martha
kedi olmayı özlüyorum
gözlerim. kuşları takip etmeyi özlüyor.
bir ağaca nasıl dokunulur. gün gelecek unutacağım belki de
her yer çıkmaz bir koridor
ayaklarım yürümeyi vazgeçtiğinden beri her şeye sağırım
bedenim hiçbir şey duymuyor artık
şiirsel hiçbir şey yok elimde
duvarlararası gidip geliyorum
biraz anneyim
biraz kadın
en son ne zaman dokundun kalbime
onu bile hatırlamıyorum
şimdi
o mağarayı unut
o mağarayı. son karanlığına kadar unut
dinle
bugün. bizim mahallenin kuşları gibiyiz Martha
biraz uçmayı unutuyoruz
biraz
her şeyi
.