9
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
765
Okunma

Sevda çeşmesinden bir yudum alıp
Rüzgârın atına bineceğim
bilirim aşk beni geçer
ben hep arkasından gideceğim
gözlerim yaş olup baharda güller açsın
selsebil hayatıma kınayanlar varsa ibretle baksın
yarına kalmaz figan içinde dolar taşar hislerim
Dünya ya bir ıslık bıraktım
Yolculuğum sırasında ,
Acıyı elleriyle, tutuşturan gurbetçiydim burda ben
Zakkum ağacında sürgün de de yaşadım
Rüzgârın atına binip savrulduğumda da oldu
yeryüzü sevdanın yüzü olana dek kavgalar elbet , olacak
gün batımların da acılar misafir kalacak
karanlıkları, kırıp özüne düşecek cemreler
tutun yaralanmasın sevdalar
Sevgi şiirlerinin toplandığı kitaplara bırakın
sarın bütün acıları, yüzlerinde ki duyguları da
kimseler olmadığından, düşük yapmış sevdalar
yuvasını, arar durur, kınalı karlar
Her KIŞ, gurbet sancısı çeker, toprağa gömülmüş acıların sessizliğini dinleyerek
ince kabukları soyulur dünyanın
papatya sarısı saçlarını, savurur yapraklar
""(Olgun meyvelere hasret çocuklar ")
çobanlar kavalında ninniler söyler
uyur kuzular anasının göbeğinde
dağ keçileri, keşfe çıkmak için bekleye dursun
Rüzgâr sevdası için kavgaya tutuşsun
mevsimler Gebe kalsın yarınlara
yarınlar ebesi kurt olan ülkü doğursun
her Ülkü Hu der Hu
"Secdeye kapanıp yeniden doğmak vardı "
lakin zulüm var zulüm !
sevdayı dahil edemem bu savaşa
Hakkını yiyemem haksızlığın
bu sevda ki doğmak için gün bekler
acılar içinde bir göz ağlıyorsa
sevemem nefsim için sevdayı
sevgim bende kalsın
elbet bir gün buluşuruz
"Ğöğsümdeki yara kurşun yarası değil
Sevda şiirimin hikâyesi bıçakladı yüreğimi "
Ayşe Caniberk
gümüş kalpler