2
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
704
Okunma
bu sabah bir papatyanın sardunya olmasıyla uyandık
kimsede görülmeyen bir şeydi
Martha ve ben
iki insan söğüdü
ruhumuzda gidilmeyen ormanlar
heybetli ağaçlar vardı
biz hep olmayana adamıştık kendimizi
bir kuş cıvıltısı saklıyorduk
avuçlarımızda
bir karınca mevsimi
yüzümüz hiç görülmemiş bir gökyüzü
utanıyorduk. yaşarken bazı şeyleri
nefes almak külfet
yutkunmak mahşer yeriydi.
bu kez kalabalık öleceğiz
galiba. diye gülümsedi Martha
yanağındaki gamze dokunulmamış yonca gibiydi
cehennemi görüyor musun dedi
bak içimizdeki bulut nasıl da şekilsiz
gözleri bir çift zeytin olmaktan çıkmış
dağ gibi duruyordu
korkulacak bir şey değildi
korkutan
kalıcı ormanları seviyorduk ikimizde
kalp kalbe giyinmiş
o çılgın atları
bu aşk burada bitmez diye fısıldadı
bu aşk. yalnızca seninle biter.
hiç bu kadar aşık hissetmemişti
kulağı duyulmayanı duymuş
ağzı sardunya gibiydi
dudağımızın kenarında cehennem olmayı seviyorduk. biz
gülmüştük bir kere
ne olursa olsun
hiç gidilmeyene varmıştık
kendi içinde söğüdünü büyüten
bir orman efendisi gibi
papatyaları susturuyorduk
bir bir
.