0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
286
Okunma

Vuslat Saati
Nasıl başlamalı bilemedim bu şiir’e
Gemlik’te İstiklal caddesine çıkan,
Sahile yakın ara sokaklardan birindeyim
Sıradan bir çay ocağı
“Sefa’nın Yeri” diyorlar buraya
Hafif esen rüzgarın getirdiği deniz kokusu
Yandaki terziden gelen kumaş kokuları
Etrafta, dost muhabbetlerinde yükselen kahkahalar
Masamda buram buram kokan taze demlenmiş çayım
Bir de yalnızlığa dem vurmuş yüreğim
İçiyorum yine şekersiz tatsız
Kaç “Ah’lar” geçiyor içimden bilemezsin
Arada bir Sefa seslenir: “Çayı tazeleyelim mi?”
Yalnızlığıma tek ortak ses
Çayımı getirir tazelenmiş,
Hep taze kalan acılarım gibi
Ha bir de yüreğimde hiç susmayan yârin sesi vurur içten içe
Akşamın son saatleri
Her şey yerli yerinde
Birazdan gelecek servisi bekliyorum
Gece vardiyası da çekilmez ya!
Sabahlar olmaz senli düşler de olmasa,
Sana kavuşmaya dakikalar kaldı
Son çayımı da seslendim Sefa’ya
Karanlığa yolculuk başlar birazdan...
Ama kendi içine yürüdüğünde en çok yoruluyor insan
Bu gece yeşile boyayacağım tüm düşlerimi
Düşlerimin baharıdır gözlerin
Bak yine batıyor güneş
Şiir tadında bir program:
“Vuslat Saati” başlıyor
Ömrümün yalnız gecelerinden biri daha
Yine Nisan yüreğim
Yine gözlerimde yağmurlar...
Hasan YILDIRIM
5.0
100% (1)