5
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
357
Okunma

Zamanı tüketmek miydi bizim gerçeğimiz
Onun her anında kıymete çok değen var
Nasıl duyarsızlıklarla aşındırılır gün, saat
İz bırakılmaz anlardan yükselendir feryat.
Varlığın gereği değil midir ışımak karanlığa
Vurdumduymaz tavırlarla uzanılmaz şafağa
İster yanımda ol yürü, ister ol karşımda
Bu yürüyüş hakkın özü, cehalete de inat.
Birlikte yürümek verir güç, engel aşılır
Somurtan bir suretle yol ne de ağırdır
Mesele gün doğmadan özde doğmaktı
Boğmaktı karanlığı zihnin mekânında
Nasıl da söz vermiştik biz, hatırlasana.
Bahşedilen şu hayat bir umut tekrarsız
Yeşert her demde umudu gerisi faydasız
Sıralı sırasız demeden gelmiyor mu ölüm
Ne zaman derlenecek bahçede gül ve laleler
Takıntıları bırakmazsak bu bize zulüm.
Hayat ucunu bırakmaya gelmiyor inan
Bir tek yeşeren var onda ve gönle dolan
Teferruatları bırak gitsin bir kenara
Öfkeyi, kini, hırsı yak ki ateşte
Bedenler yitse de sevgiler ölmez
Zamana inat bu muhabbet ebeden ayakta.
Gördün mü binlerce yıllık köprüyü, hisarları,
Nasıl da sadakatle yoğurmuş ustası harcını
Onca bina yerle yeksan olmuşsa da ayaktalar
İçine yürekten katılanlarla güne de doğmuşlar.
Sadece bilgelikle yürümez bu soluksuz yol
O bilgeliğin bezirganıdır sevgiyle değen kol
Taşını, toprağını, havasını, suyunu sevmektir
Zaman kimine anlık, kimineyse uhreviyettir.
Zamanın ta ötelerinden gelen isimlere bak
Ezilmeden ana dimdik duruştur öyküleri
Tabloları, türküleri, şaheserlik mimarileri,..
Halen dilden dile, gözden gönüle eserleri.
Ve bize de bahşedildi ömür, kimdir kaptanı
İçini bomboş bırakmak sızlatmaz mı vicdanı
Yitimler varken apansız geliveren işte hakikat
Bir kez daha düşünmeli, nasıl yaşanmalıdır hayat.
Oğuzhan KÜLTE
5.0
100% (5)