Herhangi Bir Kadın Anısına...
Sarılırken hayat makaralara perde perde
Biriktirdiğim tüm
kadınları yakıyordum ucundan
Çocukça eylemler yapıyordu düşlerim gözlerime kapalı odalarda
Umutsuz yelkenlileri karaya çıkartıp yürütüyordu ellerim
Tek başına zor oluyordu bu asi yalnızlık,
-başına buyruk bir cellattım, bilinmeyenlerin ormanında
- es - Ki
Tanrı gibi yalnızdım bu koca
dünyada...
Kendinin, kendine terk edilmesi ne demektir bilir misin?
İlk uzun metrajlı film denemem olacaktı bu serüven
Efsanelere sığmayacaktı biliyorum.
Ellerine bulaşmış kirli toprak kokusu içine sinmeyecekti
Daha da çamura yatacaktın sen...
Taş atıp camı kırmış
çocukluğum gelecek göz
bebeklerimin perdesine
Utanacağım…
Sen
çocuk, evet sen!..
Kırmızının en koyusu düşecek yanaklarına belki de…
Anadan üryan düşlerine bağlayacaksın, dilek diye çaputlarını
Tuttuğun dallar bir bir kırılacak biliyorum
Ardına sakın bakma, Mor saçlılar/sancılar peşinde…
Onsekiz’inde teslim oluyordun kör bıçak bir intihara
Yaptığına alçaklık derler ya,
Bakacağız çaresine
çocuk, pencere kenarı karanlığıyla...
Bulutların tozu kaçtı gözüme, dudaklarımda senden kalan tuzlar…
Ve
Ne
zaman arkamı dönsem, yüzün yüzüme bakar…
İtiraf et!
Göğsüme dayadığın altıpatların şansı sahiden altıda bir mi?
Yoksa altmış milyonda bir mi yakalanır insan bu hastalığa...
Uykusuz yarınları yanına alıp saklandığında
Peşine düşen azrailin çürük dişi kana bulandığında
“Kaçabilirsin ama saklanamasın repliği kulaklarımda…” Ölüm kusarken ağrılarını şakaklarıma, doğmamış güneşlerin diyetini hangi karanlık öderdi, yeni yetme öykülerin sayfalarında...
G.B.S. - Alen
Tüm Yalan ve Yalancıların Ölmüş Anısına...