0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1012
Okunma

gittikçe soluyor rengi buranın
şaka gibi kendine
bilmem ne karşılık gelirdi
hafifleyen düşüncede
sazlı göllerde telaşta
yaşamın nabzı akşama döner de
çırpınırken içim dip bilmez dalgınlığına
ne gelir tutunmaya hangi an
kül edip savur beni demiyor mu o saat
işte iliştiğim ne varsa çürüklüğünü
iç boşluğuma döküyor ve inandığımı
acaba ne yemiş verirdim yumsam kitabımı
belki tökezlerdi bir yıldızın ışığı
belki bu bile değil anmak karanlığı
terk görmüş evlerle birlik bakınmak
geç kalmış bir doğum sancısı boşluğunda
hem ah yaktılar fotoğraflarını gözlerimde
budur başımın delirgen dumanı