2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
518
Okunma
Gece bir ayna gibiydi gökyüzünde
Kendimi göremiyordum
Ama biliyordum ben oralarda bir yerdeydim
Güneşle beraber görünmüyordum
Rüzgâr dağıtmıyordu saçlarımı
Ama biliyordum ben oralarda bir yerdeydim
Gece bulutlar geziyordu üstümüzde
Benim gibi görünmez
Ne kadar yalnız hissediyordur geceleri
Ama umutludur
Sabahın geleceğini biliyordur
Bense
Ne gökyüzünün rengini biliyorum
Ne de yanımda duran şapkalı amcanın
Neler çektiğini
Gözleri ve sakalın dan bir ansiklopedi yazılabilir
Lacivert şapkalı amcanın
Daha gerisini söylemiyorum
Siz anlayın
Bu gece yine sadece yazmak geliyor içimden nedense
Kalkıp yağmurlu sokaklarda yürümek falan
Gökteki yıldızlardan birini sen diye yanıma indirmek
Hayır... hayır..
İstemiyorum
Sadece yazmak geçiyor içimden
Yıldızlar şahidim,
Seni düşünüyorum.
Amcanın lacivert şapkasına bakarken de seni düşünüyordum
Bunları söylerken de
Bunları söylediğimi söylerken de
.....
.....
Gecenin biri bir trene biniyorum mesela
Bir ölü ziyaretinden geliyoruz
Veyahut bir hasta görmesine gidiyoruz
Aklımdan yine sen geçiyorsun
Elim kenetli diğer bir elime
Sağ tarafımda lacivert sakallı bir ansiklopedi duruyor
Sol tarafındakini hatırlamıyorum.
Hayatımda İlk defa yolculuk ediyoruz sanki
Önümüzde aşılmaz dağlar
Ama bir o kadar da tanıdık geliyor
İçten bakışlarıyla pencereden dışarıyı izlerken ki siması
Tren ilerliyor
Durak yerlerinde aklımdan geçiyorsun
hatırlattığı için ayrılığı
Hızla iniyoruz
Ben senin ardından geliyorum
Yakalamak istiyormuşçasına ayrılığı
Ben senin arkandan geliyorum
Benim arkamdan ayrılık geliyor
ayrılık önümüzdeydi belki de
Yada bizim fark etmeyişimizdeydi ayrılık
Ayrılık trenin kalkışıyla başlamıştı çoktan
Bunu biliyordum
Yine de cesaret işiydi o trene binmek
Ayrılık o trene binmekle başlamıştı
İnince bitecek sandım her şeyi
Ne inebildim o trenden ne de yenebildim ayrılığı.
Ciddiyetle giriyoruz ara sokaklara
Korkmuyorum
Yanımda sen varsın
Suratımız toprak gibi sert
Bıçak açmıyor ağzımızı
Yanımdakinin yüzünü ve ismini dahi bilmiyorum
Ve neden birlikte olduğumuzu da
Karanlık sokaklardan gidiyoruz
Hastane yataklarına
Aklımda yine sen varsın
3. Kat 20 no’lu oda da bir ceset yatıyor.. upuzun
Ve yağmur hiç unutturmuyor kendini
Çok umursamıyorum dalıp götüren yağmur seslerini
Seninle bitmeyen bir gün hayal ediyorum
Seninle birlikte başlayan yağmurla
Başlıyoruz zemin kattan
Sanki ölü görmemişiz gibi heyecanla
İyice yaklaşıyoruz ölü yataklara
Atlıyoruz ikişer ikişer merdivenleri
3. Kat 20 no’lu oda
Oraya ulaşmış olmak içeri girmek kadar zor
Ve sensizlikte öyle
Gece
Ve tozlu kaldırımlar
Benden sorulur
Ama bir ölüye anlatmak bunları
Donuk yüzlerin arasından
Sıyrılmak bir gece yarısı
Öylece dalıp gitmek
Ölü yataklı hastanenin sessizlik dolu duvarlarına
Benim de dalmışlığım oldu bir vakit
Duymayı bilen için ne çok şey anlatıyorlar dedim içimden
Sonra sen geldin aklıma
Sonra ayrılık
Ayrılık sessiz duvarları izlemesindeydi insanların
Ve onunla baş başa kalmasındaydı. Ayrılık
Bu yüzden hızlı bir ziyaret oldu
Yalnızlıkla baş başa kaldırsın diye son kadehini.. Ayrılığa
Kendiyle bıraktık baş başa
Bıraktık diyorum çünkü
Her şey açık söylenmez
Ölüm yatağında olsa bile insanlar
Kovdu sayılır bizi aslında
İşin gerçeği buydu
Tam ağzından çıkmadı böyle bir söz
Ancak ne gerek var söyleyemeye gereksiz cümleleri
Anlık bir üzüntüydü onunkisi de işte
Son kadehi kaldıramamak ayrılığa
Bende de anlamadığım üzüntü vardı
Pişmanlıklar ülkesinden gitmenin acısını duyuyordum tam karşısında ayrılığın
Tam karşısında eriyordum
Bir mumun çalışması gibi geceye
Bende çalışıyordum yarınsız karanlıklara
Pişmandım.. gördüğüme son yolculuğunda bir insanı
Pişmandım..
Bu dünyada görülecek son şey olduğum için
Ve son kez gördüğümü bilemediğim için seni
Pişman olurken de sen vardın aklımda
Asıl pişmanlık inememekti o trenden
Ve okuyamamak lacivert sakallı bir ansiklopediyi
Belki göstermek istemediği için ölüm korkusunu gözlerinde
Belki sinirlendi ondan sonra devam etmesine hayatın
Ziyaretin de kısası makbul derler
Bizde hiç alınmadık,,
Ölü yataklı hastaneden kovmasına bizi.
Çıktık arkamıza bakmadan
Çıkarken elimiz bomboştu
Tüm yükümüzüde bırakmıştık ziyaretle beraber
Ayrılığı, aşkı, sevgiyi, nefreti ve öfkeyi
Kapının önündeki sandalyenin yanına bıraktık
Sen daha iyi hatırlarsın
Onu oraya sen bıraktın
İlk selamlayanda sendin onları
Benim gelmem biraz meraktan
Biraz korkmamdandı ayrılıktan
Korku çekiyordu gölgesine beni
Korktukça bende gölgeleniyordum
Gölgem kayboluyordu
Gündüz bulabilirdin beni bir çınar ağacının altında
Gece ise beni göremezsin...
çünkü gölgem yok ki cismim olsun
Ama sen hep varsın
Zihnimin derinliklerinde berraklığın yol gösteriyor bana
Ve geceleyin yaşıyorum gündüzü
Sensiz sokakları ezberliyorum
O anda yine sen vardın aklımda
sensizliğe alışmaya çalışıyordum
yanımda sen vardın
pencereyi seyre dalan değildin belki
Belki baktığım yerdeydin
Belki de bıraktığım.
Hiç karşılaştığımız olmadı bu şehirde
Seni hiç görmedim aslında
Yüzünü saçlarını ve ellerini bilmiyorum
Ama üzerimize aynı yağmur yağıyor biliyorum
Bazen bilmek yetmiyor
Bilirsin sevginin tarifini
Hatta görürsün sevgiyi,
İki sevgilinin gülüşünde.
Geceyi bilirsin ..
Ayrılığı,
Ayrılığın yaparsın tanımını..
..
..
Sen belki de yoksun bu şehirde
Hatta dünya da bile değilsin belki
Ben adımlamaya devam ediyorum
Ne kadar ezberlesem de kaldırımları
Gece karanlık
Sokak lambasından yok bir haber
Yürüyorum
Ve Kaldırımlar benden soruluyor
Donuk yüzlerin arasından sıyrılıyorum bir gece yarısı.
...
...
5.0
100% (5)