24
Yorum
75
Beğeni
0,0
Puan
1627
Okunma


elvadası bol
günlerin ağırlığında zaman
geride kalanlara el sallayan bir bulut hafifliğinde
tüm vedalar
sisli bir dağın tünelinden geçen
marşandizin çığlığından düşen çiy damlaları gibi
paslı bir yalnızlığın ayak izlerine terk özlemler
belki istekli belki isteksiz pencerelerden yansıyan
ah! o suskun gidişler
istemsiz
kanlı bir hıçkırığın sessizce kara damlayışı gibi
ah! o donuk bakışların keskin tiz feryatları
acil yıkım emrine maruz kalan hayatların
başına çöken o köhnelmiş duvarlar
ne gelir ki elden
çaresiz insan camlara çarpan kalp kırıklığından
ve acı biber tavında gözyaşlarından başka hiçbişi yok
elde avuçta kalan
a
r
t
ı
k
mazideki gibi
siyah beyaz resimlerde gülümseyen yüzler
kucaklaşan bedenlerde açan sevgi tohumları
geçmişin kokusu sinmiş mendillerde yok
el işlemeli o tahta sandıklarda
unutulur
hatırası hemen
silinip gider belki de
vurdum duymazlığın parçalanmış aynasında
duygusuz yüreklerin ahde vefası kıt çöl toprağında
içi boşalmış dikenler gibi
derdest edilmiş
gıcırtılı demir rayların çırpınışındaki zincirlerini kırarak
sonsuzluğun ketum gizemine sarmanlanarak
bir varmış bir yokmuş masallar misali
s a v r u l u r yiter i n s a n
ardında bestesi kırık dili ağıt
eğri bir dumanla
ayşe uçar
041202023
12:40