3
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
756
Okunma
günler önceydi
iç cebine lavanta koymuştum gecenin
nepalin buluşuydu bu
belki de kayboluşu
radyodan rastgele bir müzik açmıştım sizin sokağa benziyordu
kulaklarımı memnun edecek şarkıyı bulmuştum
ağzımın içini kahve çekirdeğiyle mutlu ederken dilimde oluşan o buruk tat hep seni hatırlatıyordu
siyah küçük çantamın gözlerinde saklıyordum hevesle işlenen kursağımı
askıda duran hırkalarımı sıraya koymuştum
bugün beyaz olanı giyecektim
bir bulutu andırıyordu
yağmurlu bir günü evde bırakmış
çıplak ayaklarımla yürümeye başlamıştım
burnumu kımıldatınca görebiliyordum yüzünü
hayret edilecek bir kişilik olmayı amaçlıyordum günbegün
hızlanıyordu adımlarım
kıvrak ve sempatik bir şekle sokuyordum cismimi
şaka yapmayı bilmiyordum
öğrenebilirdim
latife olmayı becerebilseydim eğer
latif bir insandım aslında
neyselere kapılmak istiyordum hazır mevsimini bulmuşken
derken uzun bir aradan sonra aynı kediyi aynı ağacın altında korkarken yakalamıştım
kötü bir insan değildim
kollarımdaki ağrıyı içimdeki ihtiyarlığa veriyordum
bana iyi gelmeyen şeyler vardı
ayaklarımı kesen o şeyi hissetmeye başladığımda anladım
hala vardım
bir cam kırığı hayatımı kurtarmaya gelmişti sanki
doğruldum kan tutuyordu beni
gün tutuyordu
haftalarca tutsun istedim
sonra yıllar
sonra kendini gösteriyordu parmaklarımın arasındaki ter
yumruğumu sıktım
ardından bir masa hayal ettim
nereye vuracaktım yumruğumu
gülmeye başladım
bunu nasılsa görecekti o gümüşten gözlerin
hayrandım kimliğine
bambaşka bir dutluk oluyordu her yer
bambaşka bir geçmişe ayırıyordum kendimi ve seni
kural tanımaz bir düşünceye girdiğimden beri seviyorum bu çıkmazı
kimsenin üzerine almayacağı bir nefesi tutuyordum
niye böyle söylediğimi bilecek kadar yaşlı ve olgundu dilim
ağzımdaki tat büyüdükçe büyüyordu
anlam veremiyordum bu derinliğe
kayboluyordum
mor bir yarada
...