içimde bir hınç yumağı
Türkmen beyime açık etmişim hallerimi
ruhumda boş teneke kazıntısıı
Islanıyorum bir yağmurun kokusuyla



Yağmur deyince
Elmascan’ımlı bir sözcük ilişiyor dudaklarıma
gülümsüyorum dünyanın kahpe kahır hallerine
Şah nidalı sözcükler
sam vurgunuyla karşılıyor
camları buğulanmış gözlüğümü



Oyuyor içimi
iblisçe bir ıssızlık
kalp tüneğimde evliya nefesi
ikmal yoksunu kalmış belleğim
kat kat gökyüzüne çıkıyor ilmin yontuları
vey lo diyor Devin hoff
fikrimin karekökü yansıyor
bir semazenin son raksına




Üç bağlama teli
mihrabımda bir ağlamak ritüeli
içimde gümüşünce bir güzellik
yadımda hazmedemediğim som altın bir riya
ayak izlerimi siliyor alemden
tanrıların mayhoş yakıştırmaları
kirpiklerimde kavli göçün azap halleri
unutuyorum tenin tene dokunan ateş hallerini



ahh sessizliğim
ahhhhh yarına vadesizliğim
hüzzamlı bir rahmin içine dökmüşüm aklımı
çetnik iki aşık kan kurdeleleri takmış mısralarıma
hıfsısıha civarımda bir anıt mezar
ölmek musallat olmuş yakama
kavmimin günahkarı ilan edilmişim


ahhhh
pirü pak aşk meyinde
son yudum olsaydım keşke Dilruba