5
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
703
Okunma
Sarı bir Sonbahar da yaşanırken
Unutulan anılar
İnanki içimi kemiren buruk,ağlatan bir şarkı
Ve acı dolu bakışlarımızda
Denizlerim artık fırtınalı
Siyah gülüm
Biliyor musun sen gittin
Her şey tersine döndü burada
Benim dünyamda
Acılar acılara katlandı
Baban da dayanamadı yokluğuna
Bir sabah ani ve erken göç etti !
Hala bilmiyorsun, hala soruyorsun
Sana bunu diyemiyorum
Geldiğinde nasıl cevap vereceğim
’Nerede babam’ dediğinde
Bir rüya olsa herşey keşke
Dönsek maziye seninle
Bitse, gitse matemler
Bir eski zaman çağına döndü
Şimdi yüreğim
Issız müzeler gibi yapayalnız
Oysa mazi denen o bir zamanlar
Kahkahalarımızla çınlardı odalar
Dostça sevgilerimiz ısıtırdı yüreğimizi
Kahve kokulu ikindilerde
Bitmeyen hatırı vardı dostlarımızın
Her darbe vurulduğunda
Oyuklar açtı yüreğime derinden
İçindeki ihtilaller,isyanlar yaktı, ateşler saçtı
Şimdi yalnız bir heykelim bu meydanda
Tüm ilgilerimi kestim dost yüzlü düşmanlardan
Çok çok ağlıyorum bazı akşamlar
Bazen ise ruhsuz donuk bir ben
Tüm yaşam sigortalarım attı bir bir
Ağla; giden günlere,giden sevdiklerine
Kim anlar ?
Kim sorar neden ağladığını
Ağla
Kimse gülemez gözyaşlarına
Bilirler kime yandığını
Bak saat iki, geçti gece yarısını
Sustu gece kuşları bile dallarda
Yıldızlar sönük kutuplarda
Dinsin gözyaşların diyorum
Siyah gülüm
Nice aydınlıklar var,sabahlar var
Gelen karanlık gecelerde
Bir eski zaman evine döndü
Şimdi yüreğim
Yine de çaresiz ve umutsuz değilim
Seni beklerken...hayaller kuruyorum
Yeni bir dünya düşlüyorum
Mutluluk belki de Everest tepesinde
Azmim ve inancımla
İnanıyorum bulacağıma
Herşey değişmiş sen gelmişsin
Mutluyuz o zaman hepimiz inan
Rüzgarın savurduğu bizi
Ve dinmeyen sızısı
Dinecek o gün geldiğinde
Sonra aldım elime kalemi
Sana,uzaklara yazdım mektubumu
Siyah gülüm !..
Günay Koçak
14 / 05 / 2023
5.0
100% (12)