25
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1997
Okunma

bu gün öldüm ben,
sahte bir ressamın fırça darbesiyle
silindim tablodan.
oysa kalbim sufi
fikrim devrimci
sevgim inci gibiydi benim;
ama tam bu gün öldüm
kendime gömüldüm ben.
öyle bir eylül geldi ki bana
balçıkla sıvandı gökyüzüm
gün karardı
güneş söndü birden.
dediler ki,
düşünmeden yaşamalıydın
bir gözün kör olmalıydı bu alemde
bir kulağın sağır,
emek aşkı
namuslu sevda ağır gelir bu düzene
hadi çağır da kurtarsın seni sevgi
istersek kalbini itlere yedirir
düşlerini bitiririz
istersek umutlarınla biz sevişiriz
sana ne!
işte o zaman öldüm
nefesim yük oldu göğsüme.
çığlıkları duyduğumda ölmeye başladım zaten,
rüyalarım durdu
kurudu damarlarımdaki kanım,
gözlerimde pranga
yaralarımda tuz;
topuz gibi indikçe beynime korku
firar etti aklım sorguda,
dilimi otuz dişim tuttu
melekler aldı sesimi
kendimi zor çaldım pislenmiş geceden;
ama insanlığım kaldı askıda.
işte tam bu gün öldüm,
oysa sonbaharı seviyordum ben;
sonbaharda eylülü,
eylülde yağmuru özlüyordum;
yağmurda ıslanmayı
sevdiğimi beklerken
bir ağaca yaslanmayı düşlüyordum.
ama bu gün öldüm ben,
sizlerin sayesinde
birden kayboldum sislerin arasında,
alın ressam efendi
ölülerden selam getirdim size
çekinmeyin
al renge sürün fırçanızı
cesetleri de çizin resminizde.