21
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2670
Okunma
Nazım Hikmet’e benzemektir bir bakıma,
sisli ve yorgun gözlerinden
mavi bir yelkenli yol alırken
hiçbir denize kıyısı olmayan Ankara’ya.
bilhassa, kendi yalnızlığına gülebilir insan bir güzel ağlarken
güvercinler gurultu kuşatması altına aldığında
pencere eşiğini ve her tırnak tortusunda,
hep bir mektup yazma teşfiğidir uzaktaki kadına.
ve hep o kadına,
karlı bir dağ çizmektir camlardaki buğuda
yeşile dargın göllerde kırılgan nilüferler yeşertmek
ve biraz da simli camlardaki mavilikte boğulmaktır.
benzemek Nazım’a
İstanbul’da gülmek ve ölmektir biraz da
bunca kavganın bunca acının arasında
bir de aşık kalmayı başarabilmektir o kadına
.....
Yalçın Gözetelik