4
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
765
Okunma
Görmez misin ki,
Allah gökten bir su indiriyor da
onu yerdeki bir takım kaynaklara
akıtıp depoluyor.
Sonra onunla rengârenk, çeşit çeşit ekinler çıkarıyor.
Ardınlar o ekinler kuruyor da,
sen onu solmuş sararmış vaziyette görüyorsun.
Sonra da onu kuruyup ufalanan bir çöpe çeviriyor.
Elbette bütün bunlarda,
gerçek akıl ve idrâk sahipleri için dersler,
ibretler vardır. (6)
İşte Rabbiniz olan Allah budur.
O, her şeyin yaratıcısıdır.
O’ndan başka ilâh yoktur.
Öyleyse nasıl oluyor da
O’ndan yüz çevirip
yanlış yollara düşüyorsunuz? (10)
Her türlü kusurdan, eksiklikten,
eşi ortağı olmaktan uzaktır o Allah ki,
yerin bitirdiği her şeyi,
bizzat kendilerini
ve henüz mâhiyetini bilmedikleri
nice şeyleri çiftler hâlinde yaratmıştır. (1)
O Allah ki,
yeryüzünü sizin için yaşamaya müsait bir mekan,
göğü de emniyet kalkanı gibi bir kubbe yaptı.
Size sûret verdi,
sûretlerinizi de en güzel şekle koydu.
Sizi temiz ve helâl nimetlerle rızıklandırdı.
İşte Rabbiniz olan Allah budur.
Âlemlerin Rabbi olan Allah
yüceler yücesidir,
bütün nimet,
feyiz ve bereketlerin kaynağıdır. (12)
O ezelî ve ebedî hayat sahibidir.
O’ndan başka ilâh yoktur.
Öyleyse her türlü şirk
ve gösterişten uzak durup
ibâdet ve taati yalnız Allah’a has kılarak
O’na yalvarın!
Bütün övgüler ve yücelikler
Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. (13)
Rasûlüm! De ki:
“Bana, Rabbimden apaçık deliller geldikten sonra,
sizin Allah’tan başka yalvardığınız putlara
kulluk yapmam kesinlikle yasaklandı.
Bana bütün varlığımla
Âlemlerin Rabbi’ne teslim olmam emredildi.” (14)
Sizi önce toprak
sonra nutfe
sonra aleka safhalarından geçirerek
yaratan O’dur.
Sonra sizi bir bebek olarak
hayat alanına çıkarır.
Ardından güçlü çağınıza ulaşıncaya,
sonra da yaşlılar hâline gelinceye kadar
sizi yaşatır.
İçinizden bazıları daha önce vefat eder.
Böylece her biriniz kendisi için
belirlenen belli bir vakte erişirsiniz.
Umulur ki bunlar üzerinde düşünüp,
Allah’ın birliğini
ve sonsuz kudretini anlarsınız. (15)
İnsanlar için Allah’ın birliğini gösteren
bir başka delil,
nesillerini yüklü gemilerde batmadan taşımamızdır. (2)
Gemiler gibi,
onlar için üzerlerine binip seyahat edecekleri
daha nice vasıtalar yarattık(3)
O, gökleri ve yeri
belli bir gâye,
büyük bir hikmet
ve şaşmaz bir nizam üzere yaratmıştır.
Sürekli olarak geceyi gündüzün üzerine sarıyor,
gündüzü de gecenin üzerine sarıyor.
Güneşi ve ayı da emrine boyun eğdirmiştir.
Her biri belli bir süreye kadar
kendi yörüngesinde akıp gidiyor.
Bilin ki O,
karşı konulmaz bir kudret sahibidir,
çok bağışlayıcıdır. (4)
O, sizi bir tek nefisten yarattı,
ondan da eşini var etti.
Sizin faydalanmanız için
hayvanlardan sekiz çift meydana getirdi.
O sizi analarınızın karnında
üç karanlık içinde,
bir yaratıştan diğerine geçirerek yaratıyor.
Rabbiniz olan Allah işte budur.
Bütün kâinatın mutlak mülkiyet
ve hâkimiyeti O’na aittir.
O’ndan başka ilâh yoktur.
Böyle iken, nasıl oluyor da
O’na kulluktan yüz çeviriyor,
yanlış yollara sürükleniyorsunuz? (5)
Allah her şeyin yaratıcısıdır.
O her şey üzerinde görüp gözetici
ve mutlak tasarruf sahibidir. (7)
Göklerin ve yerin anahtarları
O’nun katındadır.
Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere gelince,
işte onlar hüsrâna uğrayanların tâ kendileridir (8)
Geceyi huzur içinde dinlenmeniz için
sessiz ve karanlık;
gündüzü de çalışabilmeniz için
aydınlık kılan Allah’tır.
Gerçekten Allah insanlara karşı
pek büyük lutuf sahibidir;
ne var ki insanların çoğu şükretmez. (9)
Allah’ın âyetlerini bile bile inkâr edenler,
işte bu şekilde
O’ndan yüz çevirip
yanlış yollara düşüyorlar. (11)
Hayat veren de, öldüren de O’dur.
O bir işin olmasına hükmettiğinde,
ona sadece “Ol!” der,
o da hemen oluverir. (16)
Allah’ın âyetleri hakkında tartışıp duranları
görmez misin?
Onlar, nasıl oluyor da
gerçeklere sırt çeviriyorlar? (17)
Allah gözlerin hâince bakışlarını da,
göğüslerin gizlediklerini de bilir. (18)
Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren
delillerden biri de şudur:
Sen yeryüzünü kurumuş,
boynu bükük halde görürsün.
Fakat biz üzerine suyu indirdiğimiz de
harekete geçer, kıpırdanır, kabarır.
Onu dirilten,
ölüleri diriltecek olanın da
elbette tâ kendisidir.
Çünkü O’nun her şeye gücü yeter. (19)
(1) Yâsin / 36. Ayet (2) Yâsin / 41. Ayet (3) Yâsin / 42. Ayet
(4) Zümer / 5. Ayet (5) Zümer / 6. Ayet (6) Zümer / 21. Ayet
(7) Zümer / 62. Ayet (8) Zümer / 63. Ayet (9) Mü’min / 61. Ayet
(10) Mü’min / 62. Ayet (11) Mü’min / 63. Ayet (12) Mü’min / 64. Ayet
(13) Mü’min / 65. Ayet (14) Mü’min / 66. Ayet (15) Mü’min / 67. Ayet
(16) Mü’min / 68. Ayet (17) Mü’min / 69. Ayet (18) Mü’min / 19. Ayet
(19) Fussilet / 39. Ayet