4
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
647
Okunma
.
.
.
Hışırtısı
Çıplak bir gecenin tutuşmasıydı sanki
Yaprakların...
Yetmiyordu sanki karanlıkların ürperten ulumaları
Alevlerin hükmüne râm olmuş sokaklara...
Avuçlarına yağmur gibi doluştuğu an öfke
Eski kaldırım taşlarının arasına
Yapışkan bir kil sızar sanki yüreğinden acı acı...
Yayılır veryansınların yalnızlığa
Düşüncelerini istila ederken toz bulutları...
Ve solgun benizleriyle
Soğuk tenleriyle
Hiç kıpırdamadan telaşsız karışır çığlıklara
Peşi sıra şaşkın ruhlar...
.
.
.
Ayaksız bir yürüyüşe uzanabilmeliydi belki düşünceler
Sahillere serili küflü fâniliklere dalaşmadan...
Ağızsız konuşmalar
Gözsüz bakışlar
Hissetmeliydi yine de uzaktan gelişini ölümün...
Bir papatya yaprağının can çekişine yaslanıp pineklerken vakit
İzbe caddelere yamanmış yaşlı bir adam gibi
Oyalanmalıydı rüzgârların çığlıklarıyla öylesine...
Soğuk bir kışı daha geçirip geçiremeyeceğini düşünedursun şehir
İçten içe seslenişlere varsın yavaşça
Çatılara damlaları yağmurların...
Yine de bir köşe başına varacak
Serkeş ve bitkin adımlarım...
.
.
.
Gözlerin örtmeliydi dünyamı
Penceresiz duvarlara yakıştırsan ne kırmızıyı
Karanlığına kalmalıydı simsiyah
Islanmış düşlerim...
Sessizce dokunduğun gülüşlerinden
Bedenime sızmalıydı ölüm...
Sorgusuzluğun kalmamalıydı kahırlarıma birikmekle
Çığlara aralanmalıydı sensizliklerim
Ve
Kurgun yokluğun bile olsa bende
Unutuşların konacak kar olup güzlerime
Kaç mevsim
Kaç sene
Bilmeyeceksin belki ömrünce
Bilmeyeceksin beni...
.
.
.
Sen...
.
.
.
5.0
100% (10)