0
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
584
Okunma
TUZSUZ BEKİR
Buluştu toprakla
Ayakları.
Tırpanın sapını,
Öyle bir kavradı ki.
Çalı, çalıverdi
Çayıra çimene.
İlerledi adım adım,
Emekti, ekmekti
Biçtiği.
Öyle de terlemişti ki,
Diz çöktü, içti
Destideki ayranını...
Diz çöktüğü,
Hiç görülmemişti,
Bundan başka.
Göğüs gerdi,
Zorluklara,
Söz vermişti,
Kendi kendine,
Ekmeğini,
Taştan çıkaracaktı.
Ve muhtaç olmayacaktı
Puşta, namerde...
Kim bilir?
Aklından neler
Neler geçerdi?
Düşünürdü hep
Ailesini, çocuklarını.
Onlar okumalıydı!
Çekmemeliydi
Babalarının,
Analarının çektiğini...
Bu hayallerle,
Tuzsuz Bekir,
Anlamadı bile,
İşinin bittiğini.
Tuttu evinin yolunu,
İçi rahattı.
Emeğini koymuştu
Ortaya,
Ekmeğini taştan,
Çıkarıyordu.
Böyle görmüştü
Anasından, atasından.
Helalinden doyurmuştu,
Çoluğunu çocuğunu.
Hep böyle çalışkan,
İnsanlarla doluydu,
Gurbet çıkmadan önce
Anadolu...
Salih KOÇ
8 Kasım 2017 / İstanbul