0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
262
Okunma

Sen hiç öldünmü
Ben çok öldüm
Mayısın göbeğinde bir leke gibi ...
Gözlerimin akından geçtim
Görmedi kimseler
Hiddetinden kararmış bulutları gögün
Vurulmuş boynum hiç acımadan ...
Bir yosmanın zehirli ellerinde
Dur durak bilmeden
Açılmadan henüz kızıl goncaların
Çilekeş tozlu bohçaları
Yeşil rafların kahveli koynunda ...
Umudu ,gecikmiş baharlarda
Devrilmiş bedenim dikenlerine
Çeyizinde saklı , kırmızı güllerin ...
Güz hüzünlerine bulandığım
Her çığ damlasında ...
Filiz kıran fırtınasında kesilmiş nefesim
Gelincik şafağında güneşim tedirgin
Bir kuzunun kurtlu düşünde
Bir dostun postunda ecel uykularında
İhanetin zifiri koynunda yapış yapış
Perdesiz bir gitarın tellerinde çırılçıplak
Leylim ley ...
Kurudum diyorum kurudum
Güz yellerinin aldatan serinliğinde
Üşüdüm
Küskün
Unutulmuş
Şiir defterlerinin dizlerinde
Tepeden tırnağa
Beyaz sayfalarında
Çivilendiğim yazılar artık kaderim
Dizelerde ederim sarmaladığım kefenlerim
Tek mısrada bile varlık derbeder
Kimse toprak atmadı belki üzerime
Tek damla su değmedi terime
Üzerime
Üzerime
Ben çok gömüldüm
Yer kalmadı tek bir hazana bile
Öldüm diyorum öldüm
Hemde en mavisinde yıldızsız definlerin
Duydunuzmu
Bırakın azarı
Pazarı
Metelik etmez meteliklerim
Benim yaşayan sağır ölülerim
Akmadı belki yere kanım
Hep içime aktı bak
Benim
Kör kütüklerim
Cesetlerim ıssız bir gemi
Dümeni kırılmış
Belki seyyah bir ecel
Kulaç kulaç salınan yüreğimde
Diz boyu berzahında girdablı limanların
Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ
5.0
100% (2)