4
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
515
Okunma

Bak işte akşam oldu Gene
Kordu gene
Zordu gene
Degişmez isli yazgılarında
Kör ocak bu gece
Her dem yokluğuna gebe
Öbek öbek taşımda
Toprağımda
Ekmeğimde suyumda şu katıksız aşımda
Bakıp durduğum kudurduğum her yerde
Yeşermez hiç şu yalancı sancıların
Bir türlü doğmaz ölü baharlarıma
Gövdeme
Dallarıma
Yapraklarıma
Dudakları çatlak
Çorak mevsimlerim kırış kırış
Yağmaz
Tek bir damla bile küskün yağmurların
Döner
Simsiyah buiutiarın eksilmez üzerimde
Fırtınalar alsın canını
Çarpsın seni kızğın çöllere
Bak işte akşam doldu Gene
Pür dikkat
Çarşı pazar tüm benliğimde hep bir telaş
Işıltılı caddelerin canlandı
Kısır hecelerimde
Kanımda deli gibi
Akan her katre’i mecralarımda
Varoş sokak aralarım mahsun
Senden ümitsiz
Umuda dağlı ayakları hırçınlığa bağlı
Ürperi köpeklerim kuduz
Tepinir durur gül perisiz mezarlıklarda
Kırılır kopar zincirlerimden yakamozlar
Bir kıyamet gibi
Boşalır üzerime
Tepelerden saçımdan tırnağıma
Dişlerimde parlar dolunay
Mecâlsiz düşlerimde öldüren gülüşlerin
Aah ah o terk’i can eden gülüşlerin
Fırlatır beni ötelere berilere diyar diyar
Yıldızlarca batar durur bedenime
Çekip giderken gün, bakmadan ardına
Sensizlik bir kıvılcımdır çakmaya görsün
Bir bitip tükenmez
Sönmez çıra’ı şerbet olur
Öldüren bir iksir’i zehir olur
Yayılır inceden inceye
Her nefeste duman duman
Münzevi hücrelerimde asılı
Yaslı kandillerinde
Yanar âlâz âlâz alevlerinde
En âzamet"i şahanesinde
Tüter ateşler içinde
Bak işte akşam soldu Gene
Plastik çiçekler gibi
Kokmuyor artık ıssız hayallerin
Serdim önüme, açtım tüm haşmetiyle
Aç’tım sana, bir türlü doymak nedir bilmez
Aşk’ı bade’nin
Salya sümük aciz çilingir sofrasını
Mendiller kâr etmiyor
Hâyâsı yitik, bitik duyğularımda
Özlerimde çekmez didelerim suyunu
Kızıla düşkün gözlerimde
Hep aynı yangın
Hep aynı kor
Hep aynı kül
Kavrulur
Kurumaz çağlayan dipsiz kuyularında
Savurur anlamaz kelâm’ı tufanlarına
Çekilmez bir lahza bile
En kılcal damarlarıma varana
Bu elemkâr ârsız yoksul gecede
Bak işte akşam kordu Gene
Tortularıma çöküyorum yapış yapış
Dermansız
Yoksun ellerimde bezğinliğe kalkıyor
Yalın ayak ömrümün
Bomboş çatlak kadehleri
Korkak bir bebek gibi
Karanlıklardan seni sağıyorum gözlerime
Dirhem dirhem içimin derinliklerine sızan
Hicran’ı sek iyi olmaz sızılarının
Işımaz ferine
Fakirin mezesi tuz
Bir dilime
Bir yarama
Dindirmiyor
Kör bir kâmâ gibi tahâyyülerinde
Dikiş tutmaz kesiklerimde
Ne özlemlerini
Nede acılarımı
İnim inim inliyor
Buza kesiyor ârz ile sema
Kesmiyor hazanın karasında
Beş para etmez şu ucuz kanlı terimi
Ne merhametsiz bu şehir
Senin bu bensiz
Puslu bir pusula gibi
Ellerime tutuşdurduğun avuçlarımda
Kaybettim bütün yönlerimi
Bak işte akşam yordu Gene
Zordu Gene
Aman vermez bütün zamanların gibi
Âlem’ı dert zırhını büründüm büsbütün
Seni süründüğüm
Yorğun arğın iklimlerimde
Nâçar benligimde bir biçare savaş
Sonu baştan belli
Rengi bu sevdayı kavgaların
Suretlerinin öldüren sisleri çöküyor
Ağır ağır
Kapanıyor göz kapaklarım
Zifiri ahengi kuşatıyor kirpiğ’i hisarlarımı
Dökülüyor taşlarım kırılıyor kemiklerim
Yıkılıyor sanki hapsinden
Dökūlūyor ruhum
Bedenim yer ile gök arasında sıkış sıkış
Ardına kadar açılıyor kilit tutmaz kapılarım
Artık
Kılıçlarım kör
Sana müptela ben gibi
Süvarilerim topal
Ağır aksak sürünen gecede
Dilsiz heceler gibi
Kalkanlarım çaresiz
Yitik yüreğimin sensiz yollarında
Issız kollarım gibi
Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ
10 Haziran 2023
5.0
100% (4)