12
Yorum
40
Beğeni
0,0
Puan
590
Okunma

Gölgem adımlarıma eşlik ediyor
gecenin bilmem kaçı
gözlerim volta atıyor
gönül kapısını haraç mezat satıyorum
gül kokusundan uzak yitirdim ellerimi
ellerim ki sıcacıktır arka sokaktaki kediye
diker gözlerini gözlerime
şefkatten bi haber insanlara bin basar
yeminle
benimle derdi,aynı yolda yürümek
sev beni diyor usulca sokularak
tamam diyorum.
Bazen diyorum geç kaldım,garip kaldım yüreğime
ısız bir adaya sürgün edilmiş gibiyim
sesli mektuplar yolluyorum sana
ulaşamadan dönüyorum kendime
bilmezsin sen yakamozların hüznünü
Aslında çok kızıyorum sana
en çokda kendime
bile bile ladestin sen
bile bile zehir zıkım
İnsan küllerinden doğarmı sorarım
doğuyor biliyormusun
kabuk tutan ağrıyı,sızıyı
söküp gömüyorsun,
ağacın kabuk atması gibi
yaşıyarak öğreniyor insan
bazen sesizliğin dili,bazen çığlıkları ile
bazende başını yasladığın göğsün,
taş olduğunu anlayınca
geldiğim yol yemyeşildi oysa
ama sonbahar geldi seninle
Ağıt yok dilimde,duâm da yok sana
kan çiçeklerini çiğneyip çiğneyip tükürüyorum
acımtırak bir tadı var hayatının
heybemde yok ,sana dair tüm yükleri bıraktım
kar altında bir ormanda
tüm soruları sessizce cevapladım
sen sesli düşünürken
*
Yol uzun ve adımlarım titremiyor artık
güneşi kucaklayıp ay ışığında yürüyorum
pırıl pırıl bir dünya
rota kendime Merhaba…