4
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
257
Okunma
anısı,
anlatısı kendine küs bir hayatın
içi, içinden yırtılırcasına geçmiş bir zamanın
ezgisinde hep sağanakken tüttürülen türküler
büyümeyi bilmez elbet
yüreğimin kamburunda aş eren çocuksu yanım
uzağa meyillenen bir tomurcuğun kuruyan dalı,
tutuştukça yaşamak kundağında, kanadında yanmak,
rüzgarında göçüne doğmayan, doğamayan kuşum
yüzüne sürüldükçe sonsuzluk, sancılanan,
hevesi, nefesinde kanadıkça zakkumlanan,
rengi ahengine, dengi mihengine yalan, yalan,
kalabalıklaştıkça yalnızlığı hükmü talan düzenin,
düzensizliğinde... hey hat ağır değil mi bu cefa
silkelenmiş,
tozdan bir bulutu buruşturup göğsüme iliştiren,
kat, kat katmerlenen yağmuru gözlerime döken,
sesimin düğümünü gecenin sessizliğinden söken
bir ben, hele daha çok ama çok küçükken
dizlerime yatırıp nasıl çözeyim günü, dünden
küçüğüm,
daha çok ama çok küçüğüm
güneştir ellerimin yağmurdan gölgesi
bu yüzdendir,
bu yüzden kirpiklerimin her damlada üşümesi
düşün ki,
bir niyazdasın, baharı yaz, yazı bahar kılan
bitmesinden haz alınmayan ama hiç başlanmayan
düşün ki,
güneşi köpürttükçe denizin çıplak ayaklarına süren
denizi höpürdettikçe yakamozları göğe teyelleyen
düşün hele bir, hele bir düşün,
işte o vakit,
servi gölgesindeki düşler, düşürür takvimden geceyi,
düşürür soğuk nehirlerin yüzüne, yüzü hürmetine
işte o vakit,
titrek bir sarkacın keskinliği olur korku nöbeti,
tutuşur kandiller, yürekte sönümlendikçe heybeti
tıp kı,
boylu, boyunca bir yalanın boynuna sarılmak gibi
yaşamak,
ki yaşamak dediğin bu illegal hayat
çocuk yanıma düşürünce kara bulutlarını
kendime kaçamayışımdır en asi, afili öfkem
bu yüzdendir, saklanmayı geceye benzetmem,
bu yüzdendir, bu yüzden gecesiz, ebesiz sobelenmem
solarken yüzümde şavkın teni büyümek hiç istemem
küçüğüm,
daha çok ama çok küçüğüm
güneştir ellerimin yağmurdan gölgesi
bu yüzdendir,
bu yüzden kirpiklerimin her damlada üşümesi
an’ı düşleyen,
düşledikçe ebetine figanlar düşüren asma bulutum
oysa,
salkımından koparılmış küs yağmurlara umuttum
kimsesizlik kokan bir masalın bir varmışıyken
taşan toprağın kabul gören hikmetidir kaybolmuşluğum
sarınan, sarılınan satırların ebedi yaralarının hatırına
kavruk bir semaya susamayan kalemim, susmayan dilim
öyle mahsun bir kuytuyu, uykuyu neşterliyor ki an
gecenin delik, deşik ettiği gözlerim tan vaktine düşüyor,
tam da vaktinde düşüyor kızaran her bir damla, her bir kavga
hani,
ölümsüz bir umut, çimensiz fidelerine taşırken ay ışığını
uyutulmuş bir çocukluk uyanır ya büyümüş bir edayla
hani,
tebessümüne iliştirir o mahsun, masum hissizliğin sessizliği
kimi, kim-sesi şahittir,
küçüğüm dünyanın seyrinde;
ya, ya da yüreğinde!!
küçüğüm,
daha çok ama çok küçüğüm
güneştir ellerimin yağmurdan gölgesi
bu yüzdendir,
bu yüzden kirpiklerimin her damlada üşümesi
~°~
~°~
~°~