2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
514
Okunma

Gözüpek bir yanım.
Bir yanım sırça fanus.
Ölgün adımların birikintisinde
Boğulan düşlerle
Düştüm üç fidan peşine.
Küstüm elle tutulur
Bir yanı kalmayan mutluluklara.
İki uçurum arasında
Şimdi gidip gelmekteyim
Kapatılamayacak mesafelere
Göz süze süze.
Neler mi atılmış aklın saçağı altına?
Kalbin ambarından kovulanlar.
Yığınla itirazlar.
Zihin çıkmazları.
Kendi özüne koyduğun mesafeler.
Şiire defaten giydirilen busatlar.
Dağ gibi yükselen inatlar.
Zerre yer tutmayan anlayışlar.
İnceliği kaybedişler.
Bilerek yanılmalar.
Hatalara gark olmalar.
Yine yeniden başa dönmeler.
Yani kısacası
Doruğa ulaşan
Fakat zihnin eşiğinde durup
Kalbe yol alamayan duygular.
Yalazlanıp hepsi bir arada
Yakıyor herşeyi cayır cayır.
Öz yeterliliğin yoksunluğundan
Çözüldü işte ketene sarılı sabırlar.
Püskürdü kemendi kopmuş öfkeler.
İnsanları memnun etme çabası
Bana göre değil.
Ben anlaşılma iştiyakıyla
Tebelleş olurken
Birileri gediğime koyduğum
Taşları saymaya devam etmekte.
Oysa
Bilerken kelimelerini kelamımın
Sadece
Oku
Hisset
Nokta.
Tek nokta!
Debelenen mısralarım
Davetkâr görünmesin
Niyeti nice tövbelere
Daldırılmış ellere.
Sokak kalabalığındaki sözler
Dolanmasın adını unutan zihinlerin diline.
Almasın özleri tabutların biçimini.
Kentin üzerinde biriken bulutları izlerken
İdrakın yolları işte böyle kapanıyor.
Biilaç bekleyip dururken zihin
Rüzgâra çevirdiği sözler
İşte böyle şiir lezzetine bulanıyor.
Mahçup kalp haykırmak istese de
İçindekilerini göğe
Şek ile dolu beyin zırhı geçiriyor
Aydınlığı tehlikede olan kalbe.
Kalp ise her kıvrımında
Gizlediği hislerini yüklüyor
Türkülerin kanatlarına.
Gönderiyor yüce dağ başında
Yanan ışıklara.
Düşünüp duruyor sonra
Var mıdır nağmelerimi duyan.
Duydukça değişen.
Değiştikçe beni anlayabilen...
Eylül Ak
5.0
100% (5)