6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2377
Okunma

hayatımın şiirisin sen Lâlesir...
Dağlardan esen en deli yelsin sen Lâlesir
Belki önüne dikilmiş onca günah kırbaçlıyor çehreni
Fakat esaretin gardiyanı sensin
Deniz kokan mahpuslarda ...
Gözlerine değince kaderin eli
Yeşilin en şehvetli tonunu gördüm
Arzularken kuşlar pervazlarda seni
Ben koca bir kışı başına ördüm...
Şimdi beni affetmelisin
Korkmadan dudaklarına getirdim adağını
Aşarken güvercinimle o hafakan dağını,
Sözlerime aşkını gömdüm.
Çek perdeleri Lâlesir...
Siyah gözlerin ve siyah saçların
Elmacık kemiklerin titreşir ya ay ışığında
Ellerin kalemine esir...
Oysa gece ayazı kadar özgürdün sen...
Lâlesir...
Bir bahar öpmeli seni
Ve senin için ölmeli bulutlar,
Toprak ağlamalı matemden
Birbirine karışmalı hudutlar...
Deniz gölgeni seyreylerken
Dolarken sarsa sarsa gözlerine
Ardından serçeler ağlamalı,
Bu bir zeyl ellerine...
Amansız bir zulmetin çığlıklı semasında,
Melez bir düşsün sen alın ve ter ortasında...
Mevsimlerin beklediği yetişir!
Irmaklar boynundan akmalı
Ve ayaklarına kapanmalı çayırlar...
Asî bir hikayenin hükümsüz sıkıntısısın sen
Melez düşüsün Çapa’da duran tramvayların
Unutulmuş sözüsün Üsküdar vapurlarının
Kaybetmedim seni Lâlesir...
Hâlâ baharları Lâleli’de
Lâle satan bir çingene
Lâl dudaklarımı okurken
Sözcüklerim güze esir...
Neredesin Lâlesir?...