Sufi bir dergahın alıntısına bırakırsak bir bestekarın öfkesinde
Tahta bakan birde dize gelir opera farkına.
Bereketin muradına kimse değinmeden alınyazısında kan olduğuna hürmetle.
Taze ve dipdiri göğüslerinde bir atmacanın kahpe parlaklığıyla.
Eş değerde arzulara değişmem mânâ gerek sivri zekânın kurgusuna.
Düşte altın hayalde kemerimi sıkan bir çelik gözler ayarında şaha kalkan bir geyik derisi.
Tasalı ama manevi olgulara sığan tek yanımda kaymaktan akan bir tane doludizgin ayılan name
Teferruatın sıkı sıkıya kaplandığı bu dervişler tarlasında
Bir paşa birde geyik avı merhem olsun yaratanın kurda tapan planına.
Var git yinede masallarla yargıya girdiğinde tezden evreni kapatan burukluğun ılıklığında zifiri karanlıkta hortlayan şifalara.
Dün zalimliğin günüydü bugünde varlığın.
Bol keseden tanımlamak gerek kıskanç olanın namını.
Tesadüflerin ardından gelene arabın teni değmez kabulü takdire diş geçirir.
Varsa da yoksa da bir ayık name gerisinde değeri alınan toz yığını.