0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
108
Okunma
Yıldızlar ötesinden geldiler kırık bir arabayla.
Öylesine yorulmuşlardı ki güneşin altında yol almaktan,başlarını sokacak bir gölge bile bir nimet sayılırdı.
Kolayda değildi hani o kızgın çölleri aşarak palmiye ağaçlarının bir gelin gibi zarifçe sallandığı ülkeye ulaşmak.
Bir su buldular kuruyan çölde, yükünden kurtulan suya saldırdı.
Öylesine ferahladılar ki oracıkta hemen uyudular.
Gözlerini açtıklarında bir çardakta yahut çatı altında beş kişi olduklarını görüp biri birilerine bakıp afalladılar.
Allah,Allah dediler yahu biz bir çölde su başında değimliydik?
Heeee!!!! Dediler hep bir ağızdan.
Peki kim getirdi bizi buraya?
Burası nere?
Biz ne yapıyoruz burada?
Gibi sorular havada uçuştu ve bir çözüme bağlayamadılar.
Sonra bırakalım nereden gelip ne yaptığımızı da yaşayabildiğimiz kadar yaşayalım dediler.
Fakat gerçek yaşammı,yoksa kısa bir rüyadamı olduklarını anlamadan ömür gelip geçti.
Aşağıdayız mademki bu gerçek yaşam olmalı dediler fakat aynı anda yukarıda olduklarınıda hissediyorlardı.
Bir gün uykudan uyanır gibi asıl mekana ulaşıldığında bir rüyaydı gelip geçti canım diyecekler kos koca yaşama.
O halde biz neredeyiz?
Burada ne yapıyoruz?
Bir görevlemi,bir ihtiyaç üzerinemi geldik?
Yoksa kısa bir gezimi düzenledik?
Yaşamı sorgulamak zor ve zahmetliydi dediler en güzeli şimdi yapacaklarımızı yapıp gerisini zamana bırakalım.
Elbet bir gün rüyayla gerçek yaşamı ayırd edecek zaman dilimine geçiş yaparız.
Hazır bulmuşken çardak altında günün keyfini çıkaralım bari.
Yarının neyle geleceği belli olmaz o halde AN,ı değerlendirmek gerek deyip herkes masadaki yemeklere baktı ve afiyetlice yediler.
İmza.
Ziyaretçilere ani baskın düzenleyen gezginci başı.
5.0
100% (1)