5
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
505
Okunma
Ezeller ötesinden süzülerek gelen yar;
Ilgıt ılgıt yel ile, canımın cananı ol;
Canımdan daha özge sevdiğimi bilen yar;
Çağlayandan sel ile, canımın cananı ol.
Bad-ı saba getirsin ahvalinden haberi;
Sinendeki gül ile, tenindeki amberi;
Kerem’e benzemesin sevdamızın kaderi;
Zülfündeki tel ile, canımın cananı ol.
Seni bana bahşetmiş ezel-ebet sahibi;
Layık bulmuş köleni bir dilberin habibi;
Şu yaralı ceylanın bulunur mu tabibi;
Yok etme ecel ile, canımın cananı ol.
Dağların yücesinde eriyen kar misali;
Çığrışan bülbüllerin çektiği zar misali;
Yürekte küllenmeyen, hicranlı kor misali;
Koyma hoyrat el ile, canımın cananı ol.
Gülşendeki çiçekler aşkı terennüm eder;
Nehirler raks ederek deryaya doğru gider;
Yalnız bende mi olur, bunca elem ve keder;
Cevretme engel ile, canımın cananı ol.
Boyun, posun, endamın Selviyi kıskandırır;
Cemre misali gözler evreni uyandırır;
Fettanca bir gülüşün herkesleri kandırır;
Kıvrak ince bel ile, canımın cananı ol.
Bağrı yanık aşığın duman tüter başında;
İnci mercan saklıdır gözlerinin yaşında;
Firkatin zakkum olur ekmeğinde, aşında;
İnletme bülbül ile, canımın cananı ol.
Osman Bölükbaşı Dara
5.0
100% (16)