7
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
630
Okunma
Ezeller ötesinden Dost’un ikramı ile
Ebedi güzergahta yoldaşım olan gönlüm.
“Kalu Bela” ahdinin esrik bayramı ile
Ayrılık acısına yollayan yılan gönlüm.
Cennetin gülşeninde sayende gül açsa da,
Muhabbet bülbülleri dergahında uçsa da,
Nefis ile günahlar köşe bucak kaçsa da
Beni yarden ayırıp eyledin talan gönlüm.
Lahut denen alemde eylesek de durağı,
Figanımız dinmedi, görmeyince çerağı.
Yolcu yoluna gerek, aldık tası, tarağı
Didarın hasretiyle ömrümü alan gönlüm.
Alem-i Misal içre sarsa da bir eğlence,
Aşk acısı çok derin, sızlatır ince ince
“Sevgiliye kavuşmak burda da yok” denince
Kervanı yola koyduk, sözleri yalan gönlüm.
Dört halli unsur olan mahallerde göründük,
Ateş olduk, su olduk, topraklarda süründük,
Buhar olup havada zerrelere büründük
Benim ile ağlayan, sızlayan nalan gönlüm.
Anne rahminde girdik dünyalık bir kafese,
Kavuştuk çok nimete, hayat veren nefese,
Ruh bedenin yanında, bir de düşman nefise
Ayrılık acısını sineme salan gönlüm.
En sonunda ulaştık dünya denilen hana,
Beşikten mezara dek sürecek imtihana,
Ceylan gözlü dilbere, misk-i amber reyhana
Güzeller Güzeline nağmeler çalan gönlüm.
Cennet ile cehennem aşıklara kar değil;
Aşk ile inleyene sevda hali ar değil;
Didar olmayan yerde hiçbir nesne yar değil;
Dolaşık mahfillerde sararıp, solan gönlüm.
Enel-Hak talibiyiz, çekilsek bile dara;
Vahdet-i vücut olan tek hakiki didara;
Yetmiş bin perde geçip o sevdalı diyara;
Varmaya yelken açıp, deryaya dalan gönlüm.
Osman Bölükbaşı Dara
5.0
100% (15)