7
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
493
Okunma
Öyle hassas, duygulu; öyle zarif milletiz;
Çiçekle dertleşiriz, bir lisan-ı hal ile;
Mahcubiyet duvarı aşılmayan hallerde;
Yürekler halleşirler bir Buket sinyal ile.
Gül ile sembol olur Habibullah Muhammet;
Ruhsar-ı al olana edilir gül’le davet;
Dikeni olsa bile, sanki Reyhan-ı cennet;
Aşk ateşinde bülbül çığrışır cevval ile.
Yarin yüzü, dudağı boynu bükük bir lale;
Zümrütten bir taç ile aşığı kor ne hale;
Güneş, yıldız, ay gibi nur huzmesi mahalle;
Sevgili seyran eder, hint ipekli şal ile.
Bir tegafül celladı, zülfü karma karışık;
Aşığına bakmayıp, cevr etmeye alışık;
Sümbül gibi simsiyah, birbirine dolaşık;
Kakülüne bağlanan, yok olur zeval ile.
Sarı, beyaz çiçekli doğanın yasemini;¡
İlham eder aşığa bir afetin tenini;
Doğarken ağlanılan dünya cehennemini;
Sinesi cennet etmiş, nurlu bir zülal ile.
Kısa boylu menekşe, misk-i amber kokulu;
Sevdayı anlatmanın duygu yüklü okulu;
Bezm-i ezel mülkünden yüreğiyle tapulu;
Anlayamaz müneccim efsun ile fal ile.
Yürüyüşü, endamı servi olan güzelin;
Bakışıyla can yakıp, derde salan güzelin;
Gamzesindeki beni gönül çalan güzelin;
Göğsündeki karanfil tomurcuk meyyal ile.
Osman Bölükbaşı Dara
5.0
100% (12)