3
Yorum
34
Beğeni
0,0
Puan
1283
Okunma

...
Her damlası bir yanıttır dilde kanayan sözcüklerin
Her rengi bir tahlildir
gönül sarayında karakterin
Senin gülücüklerinde kızaran şu gül
Sana söz!
Benim en kırmızı isyânım olsun
...
Kâh
Beyaz bir güvercin oluyorsun
Serilmişsin bir dem vakti bulutlara
Kanatların nice giz
nice yağmur
nice gurbet
Sarhoş bir dolunayda
Kâh
Huysuz bir ateş
Şirin bir virüs gibi bulaşmış sanki dudaklara
Başka bir canı üzerken
kendini de yakıyorsun
Öyle olmasını istediğinden midir nedir
Kalbimde kan’allar açıyorsun
Olukları bir bir işaretlenirken
Ağdalı bir imge gibi
anlamsız sözlerle geliyorsun
Tek bir çırağanla şehirleri yakıp yıkıyorsun
Biraz oduncu kapısı
biraz karagümrük
B’üzülmüştür tarihi sevdanın
İncitmemeliydin yâr!
Bir yüzünde şems dergâhı
bir yüzün yedikule
Düşümüzde harami ordusu
İçimizin zindanlarından kambur zamanlar geçiyor
Saatler dalgalı!
Nehirler kendi kendine bir hedef seçiyor
Önüne gelen her şeyi yontup geçiyor
İşte gelgitli bir hayat
Burun uzaması bundan mıdır bahanelerin
İşte kasırga
işte gerçek
Haydi
aklını bulayan nefsine bir dur çek!
Zincir seslerinde acı tacı kahkahalar
Soldan yanaşan bombalar
Azar azar öldürüyorsun
Şu alnımın gecekondusunda uyuyup kalan
Mevsimsiz yağan kara bakıp anlamalısın!
Hakkını kaybediyor merhamet inzivada
Bütün mumlarını susturdu karanlığın
Hiçbir mevsimi kabullenmedi varlığın
Bir bir paralenirken bahar
Göğsün takdir edilmiş kader sandığı
Derinlerde gül yazması
bir “ben” saklanır
Yüzünü ekşitme yâr!
Sen şehirde
ben taşrada
Kimbilir, belki karşılaşırız bir meydanda
Ölümüne savaşırız
...