Ekmeğin tadı alından dökülen terdeydi
Bileğimizin gücü gönlümüzdeki ferdeydi
Yüzümüzde kırışık arımıza perdeydi
Bilirdik ekmeğimiz hangi taşın altındaydı

Bacumuzun teki bir yerde biri bir yerdeydi
Yırtılan göyneğimizin parcası ayrı ayrı daldaydı
Göbette’ye gedişimiz dönüşümüz ayrı haldaydı
Bir gabak suya gidişimiz güne bir faydaydı

Gözümüz gündüz güneş, gece aydaydı
Atımız gocadı umudumuz taydaydı
Tarlamızın biri ekin biri nadastaydı
En yakını bir günlük yoldaydı

Davara tuzumuz saydaydı
Tohumluğumuz paydaydı
Çocuğun biri haydaydı
Umudumuz yazdaydı güzdeydi

Harmanımız düzdeydi
Atın eşeğin yükü heybeydi
Pazarımız ya Akpınar ya Zeyve’ydi
Yolumuz ya çamur ya tozdaydı

Gözümüz ya dağdaydı ya bağdaydı
Kaynattığımız bulgur; bir ağdaydı
Sermayemiz bir batak yağdaydı
Ayranımız ağzı bağlı tuluktaydı

Babucumuz yırtılsa yüreğimiz hardaydı
Gözümüz dalın ucunda kızaran nardaydı
Martta samanı unu bitiveren dardaydı
Gözümüz lale çimen bürümüş bahardaydı