16
Yorum
101
Beğeni
0,0
Puan
2147
Okunma

Dili tutulmuş, Milât sonrasının
Saklayamaz emanetini
Bir tarafında önceki rivayeti
Diğer tarafında paganların sesi
Bütün zaaflar göz kamaştırıcı
Meryem kadar lekesiz
Beyaz zambak lâl ü ebkem kesildi
Ayazın ortasında eşikte bebek hüznü
Çalar kapıyı, derinden açılır kapı
Siyah sandukaların arası mağrur
Güneşin altındaki Anadolu bozkırında
Kimliği belirsiz maskeli yabancılar
Sahte tevazuyu imlâyla hoş tutar
Harikulâdedir kaide dışı kabiliyeti
Kelâmda İsfahan’ın güneşi gibi hikâye
Dilber rüzgâr görmemiş uyurken suda
Annesi, sokaklarını şefkatle temizlerdi
Kalemin ucundan damlar kırmızı
Sonra yine gazeller okur manalı
Önce yazar, sonra susar yalanlar
Kuşlar can verir zeytin bahçesinde
Yusuf’tur cevher olan çektiği ıztırapta
Züleyha’dan doğar erguvan çiçeği
Dili tutulmuş, lâl ü ebkem ’’kalk’’ der
Saklayamaz omuzlarına düşen ağrıyı
Taçlı kır papatyaları açar toprağın alnından
Mevlâna’nın eşiğinden içeri atar adımını
’’Ben geldim, Nisan yağmuru
Gusül aptesiyle yıka beni.’’
Ümmühan YILDIZ