2
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
664
Okunma
Ah Leyli!
gün kurusu serinliğinde
bir mezar taşı vefasıyla beklerken seni
bu yağmurlar gider
bu rüzgar, eflatun ve eylül
bu güz de ölür
Ah Leyli!
bu yalnızlık çift kişilik değildir
bu kadifeler bu inat...
ve kış geçer, yaşamın en ıslak yerinden
adına şiir yazılmamış çiçekler solar
Ah Leyli!
yüzünde üşüyen güneş lekesi
derlenmiş güzel sözler yırtılmış cümlelerden
ay ışığı, gök mavisi, kuş sesi...
birde bir yorgunluk belirtisi
âmâ gözlerinde mesafelerden
Ah Leyli!
bir acı ıstırap bir ince düğüm
boyamış saçlarını ıssızlığın rengine
gün eskir, gece ağlar acılarsa kördüğüm
müphemlere dökülen hıçkırığın rengi ne?
Ah Leyli!
ay ışığından habersiz hüzünler derlemiştim
umudumu yırtınca yoruldum demelerden
öykü şefkatinde değil,
sürgün tadında sır
tut ki inat etmiştim,
tut ki hiç sevmemiştim
hasretinin kıskacı sol yanımdan ısırır...
5.0
100% (7)