2
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
942
Okunma
Artık gitme vakti ey yolcu!
Yükünü sırtlan yola koyul vakit doldu.
Dünya denen bu gölgelikte serinlemekteyiz
Gönül bahçende inci mercan olmak varken tende biz.
Önem verme bu hana sor kendine neyiz...
Acele etme doldur heybene pişerek
Burası pazar yeri incitme kimseyi bilerek.
Heybem boş, ellerim garip diyerek
Katık koymadan heybeye ötelere ne götürecek.
Uzattıkça sözlerimi kalbim ürperecek.
Neden yazmıyorsun diyorlar buna ne gerek.
İlim bir noktaydı onu cahiller çoğalttı diyerek,
Bu söz benim gönlümü yaktı eriyerek...
Öğrendiklerini geçir gözden
Boş bilgileri çıkar, faydası olanı al bugünden
Kalan derin bilgilerinle amel et nur evinden
Eski mollalar kadar kitap okurken
Ahir devirde boş durup gezinmekteyken
Avare gibi bilinmezliklerde boşluktayken
Ne hal dili kalmış bizde ne fıtrat dili özümüze dönerken...
Ey canlar içimizde gül yeşermeden
Dışımızda gülistan olmasının faydası yok.
İnsan azar kendine yettiğini sandığında .
Artık duyamaz boğulur kendi çığlığında.
Servetin rahatın artıyor sen battığında.
İyiye gitmek varken duçar oluyoruz gaflete
bulaştığımızda.
Herşeyi dört başı mamur yapamayız taktir et sende
Lakin üç başı mamur edebiliriz belkide..
Bir adım atalım, bin adımla gelen Rabbimiz var düşün bi hele..
O Rahman, o Rahim, o Gafur,
Şunu bilelim, onun yolu kaybolmaz oluruz hep mamur.
Ondan ayrılan ve onu ihmal eden olur mağrur.
Allahın hiç bir zaman kaybı yoktur.
Onunla olmayan gönül çok boştur
Zamanın varken talip sen heybeni şimdiden doldur.
Dünyaya kanıp sarhoş olma! sen elinden gelen değerlerle hallen.
Bilki senin için bu hep umuttur sahiden.
5.0
100% (5)