17
Yorum
55
Beğeni
5,0
Puan
1909
Okunma

Dara çekilmiş gönlümün taraçasında,
yanık izleri!
kıskançlığı, kader olurmuş bazen insana
Sevmek, "ahh" sevmek
Sabun kokulu çeyizlerde nazenin hevesler…
Namlu ucu geri dönüş hikayeleri
Hiç kabahati olmasa da lanetlidir ayrılık türküleri.
Oysa; o kadar basit ki vedalaşmak
Mekanı cennet olsun!
Melek olabilseydim keşke
göçmen kuşlara, son dileğini sorabilseydim
Haydi annem derken
Başı kırmızı kurdelalı anne olmuşum
ilk defa bu kadar üşümüş
ilk defa bu kadar farkına varmıştım büyümüşlüğümün
Şimdi,
Metruk kentler de kaybolan, çocukluğumun peşindeyim
Ağlarsa avutamam onu dediğim
Bir çocuk parkında oyun oynadım
Çocuğumla, çocukluğumla
Gögüslerim-den ak süt sağdım kara
gecelerde
Ateşini ölçtüm geride kalmış yıllarımın.
Keşke, sen çocuksun diyebilseydi
Arkamdan bir ses
Kolay değil bu kadar tanrı tanımaz olmak
Puşt sıfatlı insanlarla dolu olmuşsa, yaşamak.
Sizin olsun kahpe yatağı hayat.
Üç meme ağzı saçtım sütlerimi
Cüzdanına tükürdüğüm bir dünyaysa
bu dünya.
Hala niye çok görülür
Yuvasından, düşmüş bir serçeye ağlamam
Velhasıl; öyle yorgun, öyle durgunum ki...
Yırttığım geceleri örtüyorum üstüme
Ama biliyorum
Bir gün bu
Sancılı bir düşten uyanıp.
Kurutulmuş papatya’lardan taç yapacağım saçlarıma.
Adım melek olmasada
Bir gün hayatınızın değil
Hayatımın kadını olacağım!..
#hüzünlükent
5.0
100% (23)