5
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
980
Okunma

"Kadın o kalbin sesini duyduğundan beri, o sesin dışında tüm seslere kapadı kulaklarını..."
Kıyamam senin her şiirimde
Kıyı köşe kendini aramana
Kıyamam dayanamam
Katlanamam mahzunluğuna
Lütfen buyur, şiirim olsun bu sana:
’Lütuf’ değil; sakın ha!!
Biraz yaklaş
Biraz sus
Biraz dinle
Bak şu gördüğün gök var ya
Şu gördüğün avlu
Sedir
Kedi
Senin değil!
Senin değil düşlerin, gülüşlerin
Senin değil gördüğün rüyalar
Benim onlar
Ki yıllardır kayıptılar
_Ne zaman kaçırsam aklımı
Sende bulurum gizlimi saklımı
Ne kaybetsem bellidir yeri_
Benim öyle Ferhat’lığım yok
Her hangi bir dağı delemedim uğruna
Mecnun olsam da sana..
.
.
.
I-
Camından bak görürsün
Orta yaşlı bir akasyanın önünden
Gelir geçer insanlar kaygılı kaygısız
Gelip geçer et/kemik yığınları
Parkın paslı salıncağı da görür o(la)nları
Görür ve salınır başıboş, her rüzgarda
Şu ki demem
Ben boş bir beşiğin
Anne eli değmeden içli içli salınırken
İçin için ağladığını bilirim
Ve sitem etme isterim senden
Sitemlerin yüreğimi söküyor yerinden.
II-
İlk ışığı olur güneşin bilir misin?
Mahmur gözlerin içini ışıtır kimi sabah
Günaydın’ı olan evlerin kahvaltı curcunaları olur
Çay demlenirken, acı da demlenir sobada
Asık suratlardan kilimdeki kire düşer gecenin yorgunluğu
Ve bilinmez bir sebep yüzünden
Ve hayretir ki
Tebessüm eksik olmaz yüzlerden.
Şimdi bir daha bak camından
Başsız adamlar
İçi boş çocuklar
Ki içi boş beşiklerde salınmışlar..!
.
Gün olur
Gün gelir
Hayat şımarır,
Hayat şımartır
Asık suratlı bir baba gider
Güleç ve babacan
Harçlıktan kısmayan bir baba gelir
Saçını okşar mesela
Sarılıp koklar örneğin
Yumuşar sesinin tonu
Unutmazsın onu!
Cigarası vardır hep
Ve pijaması
Ekmeği o alır
Kirayı o öder,
Sökülse pantolonun
O verir dikilsin diye üç beş kuruş..
Niye mi yazdım bunu
Kim bilebilir?
III-
Uzun yolculukların
Kısa molaları olur, bir solukluk
Dinlenmek istersin, yorulursun.
Adımların geri gider, içtiğin suyun hesabı tutulur,
Ölüme uyanır, ölemezsin!
Transit geçen bir yolcusuz trenin
Varsa tabildotu, yoksa kuru ekmeği olursun.
Raylar
Raylar
Raylar boğazıma dizilen kuru buğday ekmeği
Raylar benim sevdiceğim..
(Aslını sorarsan, bu yazdıklarımın
SeniSeviyorum’a çıkar sonu
Parklardan, bahçelerden, trenlerden NEFRET EDERİM
Bilirsin bunu...)
...
Kısa ömrün uzun aşk yolculuğunda
Kitap ne emrettiyse
Kitapsızım ki susarım
Şu ki sebep
Ben
Sokak köpeğini sevdiğim şevkatle sevmedim seni
Ben
Ucuz tezgahlarda dokumadım sevdanı
Ben
Geceyi gündüz, gündüzü gece ettim de sevdim seni
Yorma beni..
IV-
Dingin, uslu, naif yanlarım düşsün isterim satırlarıma
Kibirden ırak kalayım biraz
İştahım kesildiğinde,
Çorabım delindiğinde...
Kapşonumu kafama çekip, yakarım sigaramı
Yürümek isterim sonra
Koşmak
Uçmak
Gel gör ki mıhlanır kalırım ahşap iskemleye
Bedenimi taşıyacak takadım kalmaz
Buz keser elim ayağım,
Sevgilim, bunu sana bildiririm ki
Üzerine iyilik sağlık,
İyi değilim..
Saçı acır mı insanın, tırnağı sancır mı?
V-
Başımda aklım, kaygılanma
Ama
Bu gelir geçer bir şey değil
Bu, bugünün yarının derdi değil
Bu ’sensizlik’ isimli şarkının lanet nakaratı
Bu içimin iç çekişi
Bu bir esiri azad etmeden önceki soğuk duruş!
.
Ben, çocukken aşkım
Bir tren rayını
Tam alnımın ortasına nakşettim
(Düştüm işte)
Bilip dokunduğun yer var ya
Tam orası bitanem
Tam değdiğin yer işte...
Takıntım ondandır belki bilemem
Şiirlerimden illaki bir tren
İllaki bir ray geçer
Bilinmez, belki de bu gelir-geçer bir durumdur
Ya da seyrüseferdir içimin canına
Bilinmez, bilinmesin de ❗
VI-
Dudaklarından öperim de
Kıpır kıpırlar, ürkerim
Niye ürkerim bilirsin
Ürkeğim bilirsin
Korkağımda...
Öpemezsem
Rakımı yüksek bir yere
Rakımı alıp giderim en fazla
Sebebini bilsem sana derdim
Neyse
Zaten Başımdan aşk’ın derdim..
Ez cümle
Seni çok seviyor olacağım
Bütün gücümle..
Sana selam ederim..
5.0
100% (9)